M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İstemek Lazımdır

İstemek Lazımdır

Türkiye dünyanın en fazla yüzölçümüne sahip ülkesi olsun... Nüfusu en fazla olan ülkesi olsun... Türkiye’de 8 bin metre yüksekliğinde dağ, altı bin kilometre uzunluğunda nehir, yüz elli kilometre derinliğinde fiyort olsun... Böyle şeyler istemek ve düşünmek saçmalık olur ama Türkiye’nin uluslararası temizlik ve şeffaflık notu yüz üzerinden doksan olsun; Türkiye eğitim sistemi ve okulları dünya birincisi olsun; Türkiye tarımda çiçekçilikte fidancılıkta Hollanda’yı geçsin; Türkiye otomotiv sanayiinde Japonya ile yarışsın, dünyanın her yerinde yüzde yüz yerli ve millî otomobillerimiz vızır vızır dolaşsın; Türkiye dünyanın en temiz, nezih, güzel ülkesi olsun; Türk adaleti dillere destan bir örnek olsun; Türkiye halkı dünyanın en mutlu, en dengeli, en kibar halkı olsun; Türkiye kültür konularında dünyaya yön versin; bütün dünya Türkiye’ye hayran kalsın, ona gıpta etsin... Bunlar mümkündür... Bunları istemek mutlaka lazımdır. İstemeyenlere şaşılır.

***

İktisadî ve malî (finansla ilgili) krize düşmanlar sevinebilir. Maalesef bizde, kriz oldu diye kına yakıp göbek atan iç düşmanlar var.

***

Fazla bağırmadan, davul çalmadan yazıyorum: Doların fırlaması dolayısıyla bu kış, doğalgazla ısınan dar ve orta gelirliler çok zorlanacaktır. Yıllarca önce uyarmıştım...

***

Elektrik de kademe kademe zamlanacaktır. Elektrikle ısınanlar da fazla ısınmaktan yanacak, yahut donacaktır.

***

İslam hikmetinde kural şudur: Adaletsiz İslam devleti batar, adaletli kâfir ülkesi ayakta durur.

***

Şunlar din hizmeti değildir: Cami hoparlörleri... Bazı mihraplardaki beş altı mikrofon...  Önündeki sabit mikrofon yetmiyormuş gibi yakasına taktığı seyyar mikrofon... Cami kaloriferleri... Cami klimaları... Personel lojmanları... Halılar... Yellengeç (vantilatör) cihazları... Cami WC’leri...

***

Dört yüz küsur senelik tarihî camideki müzelik çok kıymetli çinileri matkapla delmişler, kalorifer tesisatı döşemişler. Vah Türkiye, vah Müslümanlar.

***

İlme, irfana, kültüre, sanata, edebiyata, tarihe, düşünceye hiç mi hiç merakı yok... Dikkat yeteneği sıfır... Hafızası çok zayıf... Hiçbir ciddî kitap okumaz... Böyle üniversiteli genç olur mu?.. Vasıflı bir üniversiteli meraklı, dikkat dolu, hafızası çok güçlü bir insandır.

***

Üniversite kadrosunda... İşe gittiği yok... Aydan aya maaş oluyor... Başka bir şey yaptığı yok... 

***

Tam altı yerden burs ve kredi alıyor... İleride yaman bir arivist olacaktır.

***

Mebus olmaktansa mahpus olmayı tercih ederim demişti. Dediği başına geldi.

***

Merhum Adnan Menderes, kendime sabık (eski) başvekil dedirtmeyeceğim demişti, maslup başvekil oldu.

***

Doğu Türkistan’da bir milyon Uygur Türk’ü kamplara konulmuş. Buna üzülenleri tebrik ediyorum. Üzülmeyenleri kınıyorum.

***

Büyük bir islamî sivil toplum kuruluşu, yaz aylarında öğrenci yurtlarının banyolarını,  tuvaletlerini, yatakhanelerini, mutfaklarını temizletip tamir ettirmiş. Yerlere granit döşetmiş. Bunlarla nasıl vasıflı öğrenci yetiştirecekler?

***

Hadis-i şerifte mealen, “Ehil olmayan birine ilim ve marifet öğretmek, sanki bir domuzun boynuna kıymetli bir gerdanlık asmak” gibidir buyruluyor.

***

Usulüne uygun, musaddak bir icazeti olmayan kimse şeyhlik yapabilir mi?

***

Birine: Köfteci, börekçi, dondurmacı ismi adresi verebilirim ama mürşid-i kâmil ismi veremem. Nasibiniz ve kısmetiniz varsa size bildirilir.

***

Birine: Ziyaretime getirmek istediğiniz kimsenin emîn (güvenilir) bir zat olduğuna dair yemin edebilirseniz getirebilirsiniz.

***

Devletin resmî otomobil için verdiği benzini satarken yakalanmış, tutuklanmış.

***

O herif iki kere ikinin dört ettiğini bile bilmeyen kapkara bir cahildir. Namaz kılanların oranının yüzde ona düştüğü bir yerde İslam ilerliyor edebiyatı yapacak kadar mantıksızdır.

***

Son elli senede yapılan elli bin camiin sadece elli adedi mimarlık, sanat, estetik bakımından güzel oldu. Bu elli cami bir albümle halka tanıtılmalıdır.

***

Evde bir iki pencere ve kapı eskimiş, yenilenmeleri geriyor. Gençlerden biri, “Aman Hocam, yaptıracaksan ya meşe, ya tek kerestesinden yaptır, bu ağaçların kerestesi yüz yıllarca dayanıyormuş” demez mi? Cevap vermedim ama onu defterden sildim. Benim yaşım kemale ermiş, o asırlık kapı ve pencereler istiyor. Bina yerinde duracak mı?

***

İsraf haramdır... Haramı beğenen, haram değildir diyen dinden çıkar. Lüks, aşırı tüketim israfa yol açar. Cimri olmamak şartıyla kanaat fazilettir. Kanaat bereket getirir. İsraf şerlidir, kanaat hayırlıdır.

***

Başında desenli bir eşarp dolamış olan genç bir hanımefendiden izin aldım, sonra, “Mümkünse başınıza tek renkli, sade, dikkati çekmeyen bir örtü örtünüz” dedim.

***

Küçük tarihî camiin içinde yer bulamadık, avlu da hıncahınç doluydu. Tenteler vardı ama güneş yine yakıyordu. Boğucu nemli bir sıcaklık vardı. Hoparlörler sonuna kadar açılmıştı, kulakları tırmalıyordu. Cemaatin belki de yarısı yabancı idi. Bir tek takkeli göremedim.

***

Yüksek ahlak... Terbiye... Edeb... Nezaket... Kibarlık... Hilm... Mürüvvet... Yüksek görgü... Yüksek karakter... Afv... Merhamet... Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat... Bunlar ne büyük faziletler, ne kıymetli ziynetlerdir ama bu devirde pek revaçta değiller.

***

Ağzı bozuk adamın veya kadının demlediği çay içilmez. Çünkü çay değil, bulaşık suyu olur. Kötü sözler, küfürler suyu ve çayı bozar. Japon Emoto’nun suyun kristalleri kitabını okuyunuz.

***

Galiba bendenizin tek fazileti, faziletsiz bir kimse olduğumu bilip itiraf etmemdir.

***

Havaalanına birlikte gittik ama orada yollarımız ayrıldı. Onlar pür tantana, pür velvele, pür ihtişam, pür gurur u kibr bedava neskafeli pastalı portakal sulu, ikramlı VİP salonuna gittiler, bendeniz halk bölümüne geçtim, kuyruğa girdim.

***

Bin Euro emekli maaşı olan, evini kiraya versin ve Türkiye’ye gelip yerleşsin. Ayda iki bin Euro ile burada paşalar gibi yaşar. Bize de faydası olur.

***

Çok akıllı değilimdir ama futbol, cemaat, politika holiganı, cep telefonu bağımlısı olacak,  yirmi beş liralık yemeği, yüz liraya yiyecek kadar da geri zekâlı değilim.

***

Biri görmüş yaşamış, o anlattı: Otobüste yaşlı ve hasta bir adamın ayakta duracak hali yokmuş. Oturan sapasağlam gençlerden birine, bu ihtiyara yer verseniz deyince genç atom bombası gibi patlamış, vermeyeceğim işte diye bağırmış.

***

Cenabet gezeriz size ne diye avaz avaz ciyak ciyak bağıran kadınlar şu anda ne yapıyorlar acaba?

***

Açıkta açıkça cehren işlenen büyük günahlar, kötülükler, ahlaksızlıklar geminin delinip batmasına yol açar. Bunlar engellenmezse gemi batar ve kötülüklerle mücadele etmeyen sahte ahlaklılar, sahte dindarlar da suya gömülür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi