M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İyi şeyleri istemek sevmek kötü şeyleri sevmemek

İyi şeyleri istemek sevmek kötü şeyleri sevmemek

Müslümanlara: Dinimizin temel değerlerinden biri iyi şeyleri sevmek istemek, kötü şeyleri sevmemek ve istememektir.

Buna emr-i mâruf, nehy-i münker denir.

Dinimiz iyilikler, güzellikler, hayırlar hazinesidir. Bunları hep istemeliyiz.

Keşke Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslüman neleri ister ve sever, neleri istemez ve sevmez konusunda çok açık seçik, kanun kitabı gibi bir TALİMATNÂME hazırlasa, milyonlarca adet basılsa ve cuma namazlarında halka dağıtılsa.

İstenecek belli başlı şeyler:

Her Müslümanın İslâm’ı doğru olarak bilmesi, din konusunda cahil olmaması, cahil kalmaması.
Herkesin aklına, kültürüne, seviyesine göre yeterli miktarda doğru İLMİHAL bilgisine sahip olması.
Beş vakit namazın sevilmesi, bînamazlığın sevilmemesi.
Hür ve mukim erkeklerin (yirmi kadar şer’î özrün dışında) farz namazları cemaatle ehil âlim imamların ardında kılmaları.
(Şer’î özrü yoksa) her mükellef Müslümanın Ramazan orucunu sevmesi ve tutması. Oruç tutmamayı büyük bir günah olarak bilmesi.
Zekat vermeyi sevmesi, zekat vermesi gereken bütün Müslümanların zekatlarını, Kur’ana Sünnete Şeriata fıkha uygun şekilde, hakkeden gerçek şahıslara vermelerini istemesi.
Zekatların İslam hükümlerine aykırı şekilde toplanmasını sevmemesi, istememesi.
Az konuşmayı, hikmetli konuşmayı sevmesi, gevezeliği zevzekliği dil düşüklüğünü sevmemesi, bunlardan nefret etmesi.
Ümmet birliğini, iman kardeşliğini sevmesi; Ümmetsizliği, kaosu, anarşiyi, her kafadan ayrı bir ses çıkmasını, fitne fesadı sevmemesi.
Müslümanların başında ehliyetli, dindar, âdil, râşid, faziletli bir İmam olmasını sevmesi, istemesi; başsızlığı bir felaket ve kölelik olarak görmesi, sevmemesi, istememesi.
Başta din ilimleri olmak üzere faydalı ilimleri, faydalı ve hayırlı kültürü sevmesi, istemesi; zararlı ilimlerden ve kültürden uzak durması, onları sevmemesi, istememesi.
Sadaka vermeyi, hayır yapmayı sevmesi, bu konuda cimrilik yapmayı sevmemesi.
Kadınların ve kızların iffetli olmasını istemesi, islamî ölçütlere göre iffetsizliği, hafifmeşrepliği, fuhşiyatı sevmemesi. Bu konuda Kur’an, Sünnet, Şeriat, fıkıh, ahlak, hikmet ölçülerine sımsıkı bağlı olması, bu konudaki sınırları aşmaması, kadın ve kızların haysiyetlerini, şereflerini, namuslarını koruması. Onların taciz ve tecavüzlere maruz kalmalarını sevmemesi, istememesi, bunlara çok üzülmesi.
Müslüman helal ticareti sever ve ister, haramı, ribayı hiç sevmez, onlara buğz eder.
Müslüman, Müslümanları sever, onları sevmemenin büyük bir eksiklik olduğunu bilir.
Müslüman nifakı ve münafıkları sevmez.
Müslüman göz zinasını sevmez, başkalarının karılarına, analarına, kızlarına, bacılarına şehevî kötü gözle bakmaz.
Müslüman o kimsedir ki, Kur’ana Sünnete Şeriata İslam ahlakına göre fuhşiyat (azgınlık) olan hiçbir şeyi sevmez.
Müslüman, İslam dinine göre fazilet olan her şeyi sever ve ister. Günah, isyan ve redaet olan hiçbir şeyi sevmez.
Müslüman, israfa yol açan lüksü, şatafatı, ihtişamı, tantanayı, debdebeyi, statüleri, aşırı tüketimi, gösterişi sevmez.
Müslüman, Resulullah Efendimizi (Salat ve selam olsun ona) kendi canından, çoluk çocuğundan, dünya mallarından daha çok sever.
Müslüman Sünnete uymayı sever, bid’atleri sevmez.
Müslüman cahilliği sevmez.
Müslüman, hikmeti sever ve ister.
Müslüman Ashabı, Tâbiîni, Tebe-i Tâbiîni, Ehl-i Beyti, din imamlarını, gerçek ulemayı ve fukahayı,
gerçek icazetli şeyhleri, kâmil mürşidleri, sâlihleri, evliyaullahı sever, onlara dil uzatılmasından hiç hoşlanmaz.

Müslüman büyük ve küçük cihadı sever.
Müslüman herkesin iman ve ihtida etmesini, necat ve felaha ermesini ister.
**

Hürriyete, paraya, imkana, fırsata sahip olan Din ve Ümmet hizmetkarları; bu hizmetlerini doğru dürüst, planlı programlı bir şekilde Kur’an ve Sünnetin ışığında canla başla ihlasla yapmazlarsa sorumlu olurlar, çok büyük vebal altında kalırlar.

**

Camiler konusunda İslamda esas olan,  Müslümanları bu mekanlarda günde beş kez toplayıp, Allaha kulluk etmelerini, O’nu anmalarını sağlamak; onları uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek, güçlendirmek, ıslah etmek, necat ve felahları için çalışıp çırpınmak, birleştirmektir. Bu ana ve temel hizmetleri bırakıp mabetlere kalorifer yaptırmak, klima cihazları taktırmak, secdeye mani olan pufla halılar sermek, paralı cami WC’leri yaptırmak, minarelere ve iç mekana çok bağırtlak ses düzeni koymak, üfürme cihazları, ışıldaklar almak, din görevlilerine lojman inşa ettirmek, mimarlık ve estetik kurallarına aykırı bol şerefeli upuzun minareler yaptırmak gibi faaliyetler gerçek din hizmeti değildir. Temel hizmetleri terk ve ihmal edip bu masrafları yapanlar büyük vebal altındadır. Şeriat elden gitmiş, din elden gidiyor birilerinin derdi hoparlörler, şadırvanlar, üfürgeçler...

**

Malum çevrelerin linç teşebbüsüne maruz kalan Prof. Dr. İbrahim Emiroğlu Beyefendi’ye, kendisine nasıl destek olabileceğime dair bir mektup gönderdim. Cevabını aşağıya derc ediyorum:

Değerli Mehmet Şevket Ağabeyimiz,

22 Kasım 2018 tarihinde Güzelbahçe Müftülüğünün Diyanet İşleri Başkanlığınca Türkiye genelinde Milli Eğitim Müdürlükleriyle ortaklaşa düzenlediği Hz. Muhammed ve Gençlik konferansımdaki konuşmam çarpıtılarak ma'lum medyaya servis edilmiş ve adeta linç kampanyasına dönüştürülmüştür. Ses kaydım bu iftiraları yalanlamaktadır. Buna rağmen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü maalesef beni dinlemeden Mevlana Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevinden almış ve hakkımda soruşturma açmıştır. Konu mahkemeye intikal etmiştir. Maruz kaldığım bu linç kampanyasına karşı gösterdiğiniz ilgi ve destekten dolayı "Allah razı olsun derim." (Prof. Dr. İbrahim EMİROĞLU)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi