M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Sağlıksız Tıp

Sağlıksız Tıp

Tıp bir endüstri, bir iktisadî sektör haline geldi.

İlaç sanayii daha fazla hasta, daha fazla gelir istiyor.

Hastaların sayısı hızla artıyor.

Lüzumsuz ve faydasız olarak herkesi MR cihazlarına sokuyorlar.

Tıbben ölmüş kişilere yoğun bakım ünitelerinde işkence ediliyor.

Medya tıbbı ve sağlığı magazinleştirdi.

Yürüyerek gidenlerin bazısı sedyelik oluyor.

İlaçların büyük kısmının zararı faydasından çok.

Hastahaneler, doktorlar, yatak sayısı, ilaçlar çoğalıyor ama sadra şifa olmuyor, hastaların sayısı daha çok çoğalıyor.

Doğrusu ne? Ne yapılmalı?

İnsanî tıbba yönelmeli.
Koruyucu tıbba önem verilmeli.
İlaç sanayiinin tıp üzerindeki hâkimiyeti ve baskısı sona erdirilmeli.
Sağlığa zararlı yiyecekler, içecekler yasaklanmalı.
Hastalara müşteri olarak bakılmamalı.
Sağlığa zararlı beyaz ekmek yasaklanmalı, kepekli ekmek tüketilmeli.
Sağlıkta fıtrata dönülmeli.
Kimyevî aromalar, boyalar, koruyucu maddeler yasaklanmalı.
İlaç reklâmları yasaklanmalı.
İslam tıbbına dönülmeli.
Akupunktur, homeopati, aromaterapi gibi paralel tıp okulları ve kurumları açılmalı.
Herkese sağlam sağlık kültürü verilmeli.
Halk ilaç bağımlılığından kurtarılmalı.
Tıp mafyaları ve çeteleri çökertilmeli.
Bitkilerden, meyve ve sebzeden, tabiî maddelerden çıkartılan ilaçlara dönülmeli.
Kaşığı ile yediren, sapı ile göz çıkartan tıbba ve sağlık sistemine son verilmeli.
Subaylık, hâkimlik, polislik, öğretmenlik nasıl ticarete, zenginleşmeye alet edilmiyorsa, tıp mensuplarının da işi ticarete dökmelerine, muazzam miktarda “tıbbî” menfaat ve para kazanmalarına, köşeyi dönmelerine, voli vurmalarına son verilmeli.
Tıbbî hizmet ve faaliyetler akl-ı selim, bilgelik, adalet, insaf, doğruluk ışığında yapılmalı.
Yanlış, faydasız, zararlı, lüzumsuz tedavi yapanlara, gerekmediği halde ilaç tükettirenlere ceza verilmeli.
Hipokrat kanunu yerine, ondan daha üstün ve âdil bir kanun çıkartılmalı.
Hiç lüzumu olmadığı halde ameliyat yapanlara ağır cezalar verilmeli.

Yukarıda saydıklarım yapılmazsa Türkiye bir Hastalar Cumhuriyeti haline gelecek ve geleceği kararacaktır.

Halkın sağlıklı olması için çalışanlara çok hürmet ediyor ve ellerinden öpüyorum. Bendeniz tıbba, erdemli doktorlara, tedaviye karşı değilim. Yukarıda yazdığım olumsuz işleri yapanlara karşıyım. Sağlık hizmeti değil, anti sağlık hizmeti yapan tıp rantçılarını çok kınıyorum ve onlara saygı beslemiyorum.

Gelmiş geçmiş gelecek insanların en bilgesi olan Peygamberimiz (Salât ve selam olsun ona) ölümden başka her hastalığın ilacı olduğunu beyan buyurmuştur. Doğadaki bu ilaçları aramamız, bulmamız gerekmektedir.

Üsküdar Sultantepeli Dr. Sibgatullah bey gibi, fakir hastalarından ücret almayan, aksine, dürüp büktüğü reçetenin içine ilaç parası koyan mürüvvetli ve âlicenab doktorlar yetiştirmeliyiz. (Merhum Profesör Ahmet Yüksel Özemre’nin “Hasretini çektiğim Üsküdar” adlı kitabını okuyunuz.)

Sağlıklı olmak için, sağlıklı beslenmek, sağlıklı yaşamak gerektiğini aklımızdan hiç çıkartmamalıyız.

Sağlığı, tedaviyi, tıbbı ticarete ve ranta alet ettirmemeliyiz.

Profesör Doktor Rasim Küçükusta gibi uzmanların uyarılarına kulak vermeliyiz.

Küçükusta bugünkü sağlık, tedavi sistemi ile ilgili çok haklı ve mantıkî ağır tenkitler yapıyor.  Onun şu kitaplarını okuyalım:

*Hasta Etmeyin Adamı!

*Biri Bizi Hasta Ediyor.

*Bu işte Bir Domuzluk Var!

*Adamın Biri Doktora Gitmiş, Gidiş o Gidiş!

*Kalbime Koy Başını Doktor!

*Bir İki Üç TIP.

*Kansere Çözüm Var.

*Modern Zaman Hastalıkları.

*Büyük Kolestrol Yalanları.

*Dalga Dalga Geliyorlar ve Siz Farkında Değilsiniz.

***

Zengin, edebî yazılı kültür Türkçesine zarar verenler, onu bitirenler, lisanımıza kasd edenler; Türkiye’ye devlet, millet ve vatan olarak en büyük zararı vermektedir. Onlar lisan ve kültür hainleridir. Zengin Türkçesiz, Türkiye ayakta duramaz.

***

Fransızcadan Latin, Grek, yabancı kökenli kelimeleri atarsanız, Fransızca kuşa döner ve Fransa çöker.

***

Mecburî ilköğretimden sonra eleme yapmayan, liselerini ve üniversitelerini herkese açan bir sistem devlete, ülkeye, halka büyük kötülük etmektedir.

***

Sekiz dersten kırık alıyor ve allem ediliyor kallem ediliyor, bir üst sınıfa geçiriliyor. Bu, eğitim değildir, rezalettir, cinayettir.

***

Dine ahlaka futbol kadar, cep telefonu kadar, tv dizileri kadar önem vermeyen bir İslam toplumu, haline ve geleceğine ağlasın.

***

Kadınlara ve kızlara seks gözlüğüyle bakan, yasal seks köleliğine izin veren bir toplum iflah olmaz, necat bulmaz.

***

Bir zamanlar komşumuz Yunanistan da refah ve konfor içinde gününü gün ediyor, keyif ve huzur içinde yaşıyordu. Sonra büyük bir kriz geldi, refah gitti, fakirler çöplerden ekmek toplamaya başladı (Fotoğrafları var!) Üretmeden tüketmenin, yan gelip yatmanın, farniente’nin ağır bir faturası vardır.

***

Sebeple netice arasındaki farkı ayırt edemeyen, neticelerden sebeplere ulaşıp çare ve çözüm bulamayan bir sisteme hem acınır, hem öfkelenilir.

***

Bana kızacağınıza kendinize kızsanız çok daha iyi edersiniz.

***

İnsan eğri otursa da doğru konuşmalı. Hem eğri oturuyor, hem doğru konuşmuyor, böylesi adam olmaz.

***

İmar affıyla çürük binalar sağlam olmaz.

***

Kavak tahtasından ev, mobilya yapılmaz.

***

Bir devlete, bir ülkeye, bir halka yapılabilecek büyük kötülüklerden biri; işleri vazifeleri memuriyetleri hizmetleri, ehliyetsiz ve liyakatsiz kimselere vermektir.

***

Yedi bolluk yılından sonra yedi kıtlık yılı...

***

Yedi sıska inek yedi semiz ineği yemiş...

***

İsmet sıfatı ile muttasıf Hazret-i Yusuf aleyhisselam, “Ben nefsimi aklamam” demiş. O günahkâr adam ise nefsine toz kondurmuyor.

***

İçindeki putları kır!..

***

Be adam (veya kadın), tembel tembel oturma, hiçbir iyilik yapamıyorsan, bari yerinden kalk bir şişeye su doldur ve susuz kalmış çiçekleri sula.

***

Cuma ezanı okununca dükkânlarını, bürolarını, iş yerlerini kapatmayan, ticarete alışverişe devam eden Müslümanlara: Cuma ezanından namaz bitinceye kadar yaptığınız ticaret, elde ettiğiniz kâr size zarar verir. Müslüman kendisine faydası veya zararı olan şeyleri bilen ve bildiğinin gereğini yapan kimsedir. Siz bilen Müslümanlardan olunuz. Cuma namazı sırasında ticaret yaptığını sanan kimsenin aklı ne kadardır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi