M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Depremde yüz binlerce bina yıkılacakmış

Depremde yüz binlerce bina yıkılacakmış

İstanbul’da iki milyon bina varmış. Bunun üçte biri çürükmüş, büyük Marmara depreminde yıkılıp çökecek hasar görecekmiş. Cenab-ı Hak devletimizi, vatanımızı, milletimizi böyle bir felaketten korusun, büyük deprem olursa, yüz binlerce bina yıkılırsa kaç kişi canını yitirir, kaç kişi yaralanır acaba? Deprem ile birlikte on binlerce yangın baş gösterecekmiş. Bunlar nasıl söndürülecek? Evleri oturulamaz hale gelen milyonlarca vatandaş nerelerde barın(dırıl)acak? 1999 depreminden sonra, muhtemel ikinci bir deprem için halkın toplanıp barınacağı yeşil alanlar, boş araziler tespit edilmişti. Onların büyük kısmına daha sonra rantçılar binalar yapmış, fazla yer kalmamış...

***

Deprem denince bazı büyük süper devletlerin, yardım bahanesi ile donanma ordu gönderip işgalcilik yapmaları da söz konusu. 2010’da Haiti’de böyle olmuştu.

***

1999 depreminden bu yana yirmi sene geçti. Kısa kısa da olsa hep yazdım, uyardım. İlgilenen olmadı.

***

Deprem ile gök hadiseleri arasında ilişkiler olduğu iddia ediliyor.

***

1999 büyük depreminden sonra Kültür Bakanlığı bir kitap yayınlamıştı... İsmi “Deprem Habercisi Olaylar ve Bilimsel Yorumları.” Yazarları: Ülkü Ulusoy ve Motojiİkeya. Kitapta, depremden hemen önce, deprem esnasında olan çok enteresan, akıllara durgunluk veren bazı garip ve acayip olaylar, vatandaşların birinci elden şehadetleriyle anlatılıyor. Bu kitabı Bakanlık tekrar yayınlamalıdır. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

***

Depremlere karşı tedbir almak, hasarları ölümleri en aza indirmek konusunda en başarılı devlet Japonyadır. Türkiyede, depremle ilgili meselelerin, krizlerin, alınacak tedbirlerin başına ehliyetli ve liyakatli bir Japonun getirilmesinde devletimiz vatanımız milletimiz için büyük faydalar vardır.

***

Büyük bir fetva makamına şu soru sorulmalı: Para hırsıyla büyük bir depremde yıkılacak ve can kaybına sebep olacak çürük binalar yapan müteahhitler katil midir?

***

Zaten çürük olan bir binaya üç kaçak kat ekleyen ve binanın yıkılması sonunda can kaybına sebep olanlar katil midir?

***

Bir zekâ sorusu: Çürük bir bina imar affıyla sağlam olur mu?

***

Yasama gücüne sahip Meclislerin, fizik kanunlarına aykırı hukuk kanunları çıkartmaları caiz midir?

***

Vatandaşa ağrı ve sızıları dinsin diye, gerekmeyen bir yığın ilacı aşırı miktarda yutturmuşlar. İlaç zehirlenmesi olmuş, ağrı ve sızılar katlanmış.

***

Hipokrat kanuna ve tıp etiğine aykırı işlerin yapıldığı o hastahane, kısa sürecek âdil bir muhakemeden sonra kapatılmalıdır.

***

Ameliyat gerekmiyor... Ameliyatsız tedavi mümkün... Böyle bir hastayı ameliyat masasına yatırıp kesip biçiyorlar. Hasta masada kalıyor... Bunu yapanlar katil midir, değil midir? Diyanete soruyorum.

***

Bütün Müslüman hukukçular, avukatlar şu gerçeğe inanmalıdır: Dünyada tarih boyunca gelip geçmiş, halen mevcut olan çeşitli hukuk sistemlerinin en mükemmeli, en âdili, insan yapısına fıtrata en uygun olanı İslam hukuk sistemidir. Bu konudaki bilgimiz yakinî olmalıdır.

***

Neşrî Tarihi Cihannüma’da okumuştum: Osmanlı ordusu Edirneyi almış, civardaki Rum köylerinin halkı ormanlara kaçmış. Birkaç gün sonra, ne oldu öğrenelim diye adamlar göndermişler. Ne görmüşler? Bağ mevsimiymiş, Müslüman askerler, üzüm kopardıkları asmalara çaput içinde para bağlamışlar. Birinci Murad hazretleri veli bir Padişahtı, askerleri de veliymiş.

***

Hafızam beni yanıltmıyorsa yine aynı kitaptan: Birinci Murad sarayda namaz kıldıran imamına şöyle demiş: Ben üç kere iftitah tekbiri almazsam Kabeyi görerek namaz kılamıyorum, Lala, sen maşaallah bir tekbirde bu işi yapıyorsun.

***

Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa kitabında yazıyor: Bir ara Abbasî Hilafetine zaaf gelmiş, Bağdad’ın bazı mahallerinde devlet otoritesi geçmez, eşkıyanın astığı astık kestiği kestik olmuş. Halk Saraya müracaat ederek bize emr-i maruf ve nehy-i münker yapma izni ve beratı verin demiş, Saray da vermiş. İzin ve berat alanlar eskisinden fazla zulm etmişler, asmış kesmişler. Cevdet Paşa bunu anlatırken az kaldı Bağdad’a Cumhuriyet ilan edileyazdı diyor. (Ezberimden yazdım, yıllarca önceki bir yazımda kitaptaki ifade ve ibare ile yazmıştım. Arzu eden eserin aslına müracaat edebilir.)

***

Bilgisayarınızın başına geçin, o büyük firmanın adını yazın, yanına domuz kelimesini ekleyin ve seyr eyleyin gümbürtüyü... Ülkemizde çok sayıda evcil domuz çiftliği var... Çok büyük sayıda yaban domuzu avlanıyor... Eşek nüfusu da büyük. Maalesef Müslüman halka haram etler yediriliyor.

***

Türkiyede on beş bin Musevî kaldı. Hahambaşılık dindaşlarının koşer yemesi için çalışıyor. Diyanet İşleri Başkanlığımızın da, Müslüman halkın domuz ve diğer haram etleri yememesi için çalışması gerekmez mi?

***

On kadar büyük islamî sivil toplum kuruluşu bir araya gelseler, başta domuz olmak üzere halkı haram yiyeceklerden korumak için harekete geçseler, bir tahlil laboratuvarı kursalar iyi olmaz mı? Lakin, mutlaka yapılması gereken bu hizmeti ve vazifeyi yapan yok. Nehy-i münker farzı tatil edilmiştir, bütün Ümmet sorumludur.

***

Büyük bir Müslüman firma, domuz eti şaibeli firma ile işbirliği yapıyor.

***

Lüks ve laik marketlerde domuz eti satılıyormuş. Sığır etleriyle domuz etleri aynı tezgâhlarda, aynı bıçaklar, aynı kepçeler...

***

İslamî usullere göre kesilmeyen, kuru yolunmayan Besmelesiz tavuklar murdar olur, yenilmez.

***

İlim Yayma Cemiyetine: Çok geniş imkânlarınız var, Müslümanlara evcil domuz, yaban domuzu, eşek eti, lâşe murdar tavuk eti yedirilmesi konusunda harekete geçseniz ne iyi olur?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi