M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Karı satmaktan daha rezilce

Karı satmaktan daha rezilce

Din sömürüsü yapmak, İslamı Kur’anı mukaddesatı Nebevî mirası şahsî menfaatine, zenginleşmeye, ikbaline alet etmek; karı veya uyuşturucu satmaktan daha âdi ve rezil bir iştir.

***

Yirmi yıl kadar önce, ilk defa görüştüğüm bir genç, müsaade buyurursanız çayı ben demleyeyim demişti. Ona çay kutularını göstermiştim. On beş dakika sonra demlediği çayı içtik, harika idi. Meğerse musikiden anlıyormuş, divan edebiyatına vakıfmış, (....) tarikatinin muhibbi imiş. Gerçek bir şeyhe gidip geliyormuş... Demlediği çay 10 üzerinden 9,5 not alırdı.

***

Üniversite son sınıfta okuyor, küçük rakamları aklından, biraz büyüklerini kâğıt kalemle toplayamıyor, çıkartma, bölme, çarpma yapamıyor. İnsanları akılsız yapan akıllı cep telefonuna mahkûm. Cihazın şarjı bitmişse aval aval salak salak bakınıyor. Çocukluğumda kâğıt kalemsiz akıldan hesap yapanların oranı az değildi.

***

Altı katlı binanın terasında parçalara ayrılması mümkün olmayan bir kazan var. Vaktiyle vinçle çıkartılmış, merdivenlerden aşağı inmiyor, aşağıya iple indirilecek. Ağırlığı bir ton. Bunu indirecek iplerin en az iki bin kilo taşıyacak güçte olması gerekir. Bin kilo çekebilecek kadar olması yetişmez... Biz, bu yükü, ancak sekiz yüz kilo taşıyabilecek bir iple indirirsek, faciaya davetiye çıkartmış oluruz. Toplumumuzda buna benzer o kadar çok iş yapılıyor ki.

***

Birkaç sene önce yapılmış bir yol âniden çöküyor. Sorumlusu sadece çürük yapanlar mı? Sadece onlar değil, teslim alanlar, çürük işin parasını sağlammış gibi ödeyenler de suçlu ve sorumludur.

***

Senede üç yüz bin çürük bina yıkılıp sağlamlaştırılacakmış. Bu işe 1999’da başlanmış olsaydı, Türkiyede çürük bina kalmazdı.

***

Türkiyeyi, bugünkü hale getiren, her vatandaşa iki anahtar vereceğim, biri ev, diğeri otomobil anahtarı vaadidir. İki anahtara yatırılan trilyonlarca dolarla üreten, ihraç eden fabrikalar, tesisler yapılması gerekirdi.


***

Üretmeden tüketen bir toplumun hali iyi olmaz, istikbali parlak olmaz.

***

Bir Müslüman canının istediği her kişiyi sevemez. Müşrikleri, kâfirleri, münafıkları, ateistleri, agnostikleri, İslam düşmanlarını sevemez. Bunları seven, beğenen dinden çıkar da haberi olmaz.

***

Sevgiler Allah için, düşmanlıklar nefretler yine Allah için olmalıdır.

***

Sağlık Bakanlığı medyadaki ciddiyetsiz sağlık yazı ve konuşmalarını, mıncıklayıcı sağlık magazin haberlerini engellemeye çalışmalıdır.

***

Azı faydalı, şifalı olan şeylerin çoğu zararlı olur, zehir tesiri yapar. Bu kuralı unutmayın.

***

Unutmayın, ezberleyin: Her gün baklava yenmez. Haftada bir yeter. Baklavanın en faydalısı yarım porsiyon olanıdır. Baklavanın üzerine yazın dondurma, kışın kaymak koyduranlar canları ile kumar oynamış olur.

***

Yarım porsiyon baklava nasıl, bir porsiyonmuş gibi olur? Dilimleri ikiye bölersiniz ve ağır ağır çiğneyerek yersiniz.

***

İnce belli küçük bir bardağa iki şeker atarak çay içenler uzun vadeli intihar etmiş olur. En iyisi hiç şeker kullanmamaktır, ille atılacaksa yarım şeker yeter.

***

Hakikî katışıksız balın azı şifadır, çoğu hasta eder, yere serer. (Ölçü: Günde sadece bir tatlı kaşığı.)

***

Bütün öğrencilerinin, vakit namazlarını, okulun büyük camiinde, okul imamının ardında cemaatle kıldığı bir İmam-Hatip okulu bilen biri varsa, lütfen Millî Gazete vasıtası ile bendenize bildirirse memnun ve müteşekkir kalacağım.

***

Öğretmenlerinin ve öğrencilerinin vakit namazlarını cemaatle kılmadığı bir mektep asla İslam mektebi olamaz.

***

Devamlı olarak, ihtiyacından, gerekenden fazla yiyen obur bir Müslüman iyi Müslüman olamaz.

***

Resulullahın (Salât ve selam olsun ona) büyük sünnetlerinden biri az yemek, perhiz yapmak, açlık çekerek nefsini terbiye etmek, nafile oruç tutmaktı. Hazret-i Âişe validemizin rivayet ettiği bir hadîse göre, Peygamberimizin ölümünden sonra ilk çıkan bid’at, insanların doyasıya yiyerek semirmeleri olmuştur.

***

İstişare ve istihare... İstişare ehliyle, güvenilir kimselerle yapılır. İstihare ya bizzat yapılır, yahut salih bir Müslümana yaptırılır. İstişare ve istihare olmazsa işler iyi yürümez.


***

Veli, hakikî şeyh, mürşid-i kâmil nazarı nedir bilmeyenler, bilenlerden (inşaallah vardır) öğrensinler.

***

Gafilleri uyarabilmek çok zor ve müşkil bir hizmettir. Uyarabilenlere aşk olsun, hezarahsente onlara.

***

Levhasını yapıp her yere asmak lazım: Âhir zamanda bina ve zina patlaması olacakmış.

***

Diyanet İşleri Başkanlığı elbette bendeniz kadar hür ve serbest değildir ama yine de söylenmesi mutlaka gerekli çok sözü söyleyebilir. Sorumlu şahıslar ve kurumlar, (yapabilecekleri halde) yapmadıkları hizmetlerden, etmedikleri öğütlerden de hesap verecektir.

***

Merhum Nurettin Topçu günümüzde yaşamış olsaydı, kimbilir ne ağır, ne zehir zemberek yazılar kaleme alırdı.

***

Bir rüya, bir hayal: Üç büyük din âlimi bir araya gelmişler, Müslüman halk ve gençler için 160 sayfalık mükemmel bir ilmihal ve İslam talimatnamesi özeti te’lif ve tasnif etmişler. Beş Müslüman sivil toplum kuruluşu bunu bir milyon adet bastırmış, önümüzdeki Ramazanda sermayesine satılacakmış. Arzu edenler fazla miktarda alıp dağıtabilecekmiş. Böylece herkes, özet de olsa dinini öğrenebilecekmiş. İnsanın içini ısıtan bir hayal.

***

Yukarıdaki paragrafta anlattığım kitap için üç büyük hoca telif ücreti almamışlar, bu hizmeti rızaenlillah, ihlâsla yapmışlar.          

***

Emanetler, hizmetler, vazifeler, memuriyetler, başkanlıklar, şeflikler, müdürlükler; ehliyetli, liyakatli, kompetan, başarılı kimselere verilmezse ne olur? El-Cevap: Bütün çiviler yerinden oynar, işler bozulur, bin türlü kriz olur, kaos ve anarşi...

***

Sicilleri pek temiz olmayan bazı kişiler bendenize saldırmışlar... Ucuz, içi boş, gerekçesiz, Don Kişotvari saldırılarla hiçbir şey yapamazlar. Güçleri yetiyorsa, fikirlerimi görüşlerimi çürütsünler. Lakin bunu yapamazlar.

***

Şapka giyerek, buna karşı çıkanları asarak çağdaş uygarlık seviyesine füze gibi fırlayacaklarını iddia etmişlerdi. Fırladılar mı? Şapkayla, Latin yazısıyla, laiklikle, kadınları havalandırmakla, mazimize ve atalarımıza sövüp saymakla, Ayasofya camiini kapatmakla, Müslüman çoğunluğu ezmekle sindirmekle Japonya gibi olabildik mi?

***

Birileri Atatürkçülüğü, Kemalizmi din haline getirdi. Eski Romadaki Sezar dini gibi.

***

Bozuk düzenin maddî menfaatlerine ve ikballerine aç kurtlar gibi saldıran münafıklar, yarı mühtediler, arivistler, yağmacılar...

***

Günahlarını bile ücretsiz, parasız, menfaatsiz satmayan sürüngen rezil sefiller.

***

O konularda yazı fikir ve görüş beyan etmiyorum. Her söylediğin doğru olmalı ama her doğruyu söylemek doğru değildir kuralı gereği.

***

Yaşlılık, sağlık problemleri, soğuk havalar ve başka sebepler dolayısıyla ziyaretçi kabul edemiyorum. Mazeretlerimin kabulünü ve randevu istenmemesini istirham eder, bağışlanmamı dilerim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi