M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Ülkemize İthal Edilmek İstenen İki Mezhep

Ülkemize İthal Edilmek İstenen İki Mezhep

İKİ büyük Ortadoğu devleti Türkiye'de el altından yoğun mezhep propagandası yapıyor, yaptırıyor. Bu devletlerin isimlerini vermeyeceğim. Gayem tartışma yapmak, fitne çıkartmak değildir.

Propagandası yapılan, Türkiye'ye veya bir kısmına hakim olması istenen mezhepler Ehl-i Sünnet ulemasına göre hak mezhepler değildir.

Bu mezhepçilik çalışmaları için para harcanıyor mu? Harcandığına dair kuvvetli karineler, istihbarat, emareler bulunmaktadır.

Bu propagandalar netice vermiş midir? Az veya çok maalesef netice vermiştir.

Böyle bir şey iyi midir, doğru mudur, Türkiye'nin yapısına ve menfaatlerine uygun mudur?

Değildir.

Çünkü her iki mezhepte de Ehl-i Sünnet açısından usûlde vahim aykırılıklar, bid'atler, uyuşmazlıklar vardır.

Din ve mezhep konusunda dışarıdan müdahale (karışma) olmamalıdır.

Onlar itikad ve fıkıh bakımından Ehl-i Sünnet'i bozuk görmekte, kendilerine göre doğru ve hak olan inanç ve görüşlerini halkımıza şu veya bu şekilde kabul ettirmek istemektedir.

Şu hususu da belirtelim ki, ülkemize ithal edilmek istenen bu iki mezhep birbirlerini hak ve doğru olarak kabul etmemekte, hattâ ağır şekilde suçlamakta, sapıklıkla itham etmektedir.

Din işlerimize müdahale eden devletlerden biri ülkemizdeki Alevîleri kendi mezhebine çekmeye çalışmaktadır.

Kardeş "Pakistan İslâm Cumhuriyeti'nde" yıllardan beri yüz kızartıcı, utanç verici mezhep çatışmaları yaşanmaktadır. Orada maalesef camiler yakılmakta, Müslümanlar öldürülmektedir. Türkiye'mizde böyle kötülükler olmasını elbette ki istemeyiz.

Fazla yazmayacağım, Irak'ta son yıllarda ABD'nin ve İsrail'in planlarıyla Müslümanlar arasında mezhep gerginliği ve çatışmaları yaşanmaktadır. Halkımızın büyük kısmının bundan pek haberi yoktur. Bilseniz çok üzülürsünüz...

Birtakım politikacılar, Diyanet'i mezhepler üstü bir statüye kavuşturmak istediklerini açıkça beyan ettiler. Böyle bir şey son derece yanlıştır ve Türkiye için felaket olur.

Alevî vatandaş ve kardeşlerimize baskı yapılmamak, onların hakları korunmak şartıyla Türkiye'de Ehl-i Sünnet İslâmlığı muhafaza edilmelidir.

Ülkemizde bir miktar Şiî vatandaşımız vardır. Onlara da tam bir din hürriyeti verilmelidir.

Ülkemize çok aşırı, çok sert, çok uç, çok müfrit bir mezhep ithal etmek istiyorlar. Bu mezhebe göre müminlerin büyük kısmı müşrik ve kafirdir. Bu mezhep Ehl-i Sünnet'in itikad imamları olan İmamı Eş'ari'yi ve İmamı Mâturidî'yi kabul etmemekte, onları sapıklıkla suçlamaktadır.

İslâm'da elbette cihad fî sebilillah vardır ama dinimiz terörü kabul etmez. Müslümanlar mâsum çocukları ve bebekleri, muharip olmayan kadınları ve ihtiyarları katl etmez. İslâm'ın bir savaş hukuku, bir savaş etiği bulunmaktadır.

Türkiye'de mücahidler yetişsin, sahih bir niyetle, Kur'ân'a, Sünnete, şeriata, icmâ-i ümmete uygun olarak muhlisen lillah cihad yapsınlar ama kesinlikle teröre bulaşmasınlar.

ABD, İsrail ve müttefikleri terör yapıyor. Biz terörist Haçlıların ve Siyonistlerin durumuna, seviyesine, derekesine düşmemeliyiz.

Ehl-i Sünnet Müslümanlığının tarikat ve tasavvuf boyutu vardır. Bizim bu coğrafyada varoluşumuzun unsur ve sebeplerinden biri tasavvuftur. Ülkemize ithal edilmek istenen bozuk mezheplerden biri tasavvufa ve tarikatlara şiddetle karşı çıkmakta, onları şirk ve küfürle suçlamaktadır. Böyle bir şey büyük fitne ve fesada yol açar.

Ülkemize dışarıdan yeni İslâmlar, Ehl-i Sünnet dışı mezhepler ithali parçalanmamıza, bölünmemize, çökmemize, iç savaşa yol açar.

Her Müslüman bu konuda uyanık ve bilgili olmalı, fitne fesada sebebiyet vermeyecek şekilde olgun ve bilgece karşı koymalıdır.

İslâm'ın anlaşılmasında, yorumunda, uygulanmasında doğru olan, hak olan yol Ehl-i Sünnet ve Cemaat yoludur.

Ülkemize ithal edilmek istenen iki mezhep konusunda icazetli ve gerçek din alimleri seviyeli şekilde tartışmalıdır.

Sokak serserisi ağzıyla küfür ederek, hakaretler, yalanlar, iftiralar savurarak, gerekçe göstermeden atıp tutarak hiçbir tez ve dâva doğrulanamaz.

Ergenekon, Türkiye'yi etnik köken (Türk-Kürt çatışması), dincilik ve laiklik, mezhep çatışmaları ile bölüp parçalamayı ve bu şekilde hakim olup idare etmeyi planlamış ve bu planı uygulamıştır. Bu tuzaklara düşmemeliyiz.

Herkesi suçlamıyorum ama ülkemize iki yeni mezhep getirmek için dışardan para alanları kınıyorum.

Bid'at fırkaları ve mezheplerinin mensupları kendi mezhepleri için nasıl canla başla çalışıyorlarsa biz Ehl-i Sünnet Müslümanları da hak ve doğru bildiğimiz Sünnîlik için çalışmak hakkına sahibiz.

Bendeniz Ehl-i Sünneti savunmak için para almıyorum, herhangi bir menfaat elde etmiyorum. İnançlarım böyle olduğu için samimî olarak yazıyorum.

Lütfen herkes samimî olsun, açık ve şeffaf olsun, din ve mezhep işlerinde ihlasla hareket etsin.

Yanarcasına Isınmak

ÖNÜMÜZDEKİ şubatta martta zemheri soğukları başlasın siz o zaman doğalgazın ne büyük nimet, pardon kazık olduğunu anlayacaksınız.

Doğalgaz kolay ve dumansız bir yakıttı, temiz bir şekilde ısıtıyordu... Öyle mi... Bu kış dar gelirli milyonlarca aile ısınmıyor, yanıyor...

Ayda bin lira geliri olan bir aile 400 lira doğalgaz yakabilir mi?

Doğalgaz bizim için bir lükstü. Bizi zaten çeşit çeşit lüksler yaktı.

Doğalgaz dışarıya bağlılık demektir.

Doğalgaz milyarlarca dolarımızın duman olması demektir.

Peki Türkiye nasıl ısınsın?

Akıllıca ısınsın.

Tasarruflu (tutumlu) bir şekilde ısınsın.

Isınmada kesinlikle lükse ve israfa kaçılmasın.

Kış aylarında evin içinin 18 derece olması yetmez mi? Bizde yetmiyor. Bir dostum anlattı, çocukları 22 dereceye bile razı olmuyormuş. Modaya uymak ve züppelik için tiril tiril giyiniyorlarmış, sıcaklığın da 25 derece olmasını istiyorlarmış. A musibetler sırtınıza bir hırka geçirseniz olmaz mı? Hırka genç işi değilmiş...

Şayet ille de hırka alınacaksa, pahalı ve markalı bir şey olmalı. Markasını görünecek yerlerine diktirsinler... Marka fetişistleri!..

Son otuz kırk yıl içinde lüks meskenlere, lüks dekorasyona, lüks yazlıklara, lüks binitlere, lüks giyim kuşama milletçe verdiğimiz muazzam parayı iktisatta, endüstride, ticarette kullansaydık Güney Kore'yi geçebilirdik.

Antalya'ya 10 yıldızlı süper ve hiper lüks bir otel açılsın, yeni zenginler hemen koşarlar. Dönüşte aylarca:

"Geçen ay Antalya'da 10 yıldızlı otelde iken..." hikayeleri anlatılır.

Kanaate savaş ilan etmiş, tasarruftan ve tevâzudan nefret eden, lüks manyağı bir toplum iflah olmaz.

Bu kış temiz, dumansız, zahmetsiz, kolayca ısınıp durun... Yanarcasına ısının...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi