M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İslâm nedir, ne değildir?

İslâm nedir, ne değildir?

1. İslâm ilâhî ve hak dindir, İslâm beşerî bir ideoloji ve sistem değildir.

2. İslâm ile İslâmcılık özdeş değildir; biri dindir, diğeri ideolojidir.

3. İslâm'ın bütün yorum ve ideolojileri doğru değildir, gerçek İslâm'a mutabık değildir.

4. Asr-ı Saadet geri gelmez. O, karnların (çağların, kuşakların) en hayırlısıdır. Çünkü onda Resulullah vardır, Ashab-ı Kiram vardır. Onların mevcut olmadığı bir çağa Asr-ı Saadet denilemez.

5. Müslümanlar, Asr-ı Saadet'i geri getirmek için değil, Asr-ı Saadet'i örnek almak, Asr-ı Saadet'e benzemek için çalışmalıdır.

6. İslâm'ı en doğru, hiç eksiksiz şekilde, yüzde yüz olarak Resulullah efendimiz (Salat ve selam olsun ona) uygulamıştır.

7.Ondan sonra Hulefa-i Râşidîn (Radiyallahu anhüm)efendilerimiz uygulamıştır.

8. Ashab, Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn (yanî Selef-i Sâlihîn) efendilerimizin cumhurunun uyguladıkları İslâm Kur'ân'a, Sünnete uygun ve bizim ölçü ve model olarak kabul etmemiz gereken İslâm'dır.

9. Tarih boyunca çeşitli İslâm uygulamaları olmuştur. Emevîlerin uygulaması, Abbasîlerin uygulaması, Fatımîlerin uygulaması, Endülüs İslâm devletinin uygulaması, Hindistan'daki Babürîlerin uygulaması, Osmanlı'nın uygulaması... Bunların içinde Hulefa-i Râşidîn'e en fazla yaklaşabilmiş, Kur'ân'a ve Sünnete en yakın uygulama Osmanlı uygulamasıdır.

10. İslâm'da ırkçılık yoktur. Osmanlı devleti, bünyesinde büyük küçük yüze yakın ırkı, etnik kimliği barındıran bir "Milletler Birliği", bir cihan barışı, bir Pax Ottomanica idi.

11. İslâm'ı çağa, insanlara, toplumlara, millî kimliklere uydurmaya çalışmak sapıklıktır. Onlar, güçleri yettiği kadar kendilerini İslâm'a uydurmakla yükümlüdür.

12. Hakimiyet Allah'ındır.

13. Demokrasi evrensel bir sistem değildir. İslâm demokrasiye uydurulamaz.

14. İslâm'ın kendi medeniyeti vardır. İslâm, kendi medeniyetinin dışındaki yabancı medeniyetlere uydurulamaz, onlara ayarlanamaz.

15. İslâm'ı AB standartlarına uydurmaya çalışmak sapıklıktır.

16. Feminizm İslâm'a zıt görüşler içeren sapık bir ideolojidir. İslâm'ı feminizme uydurmaya yeltenmek sapıklıktır.

17. İslâm'da devlet idaresi ile ilgili siyasî hükümler vardır ama İslâm siyasî bir ideoloji, bir aktivizm değildir.

18. Cahil, bedevî, yetersiz, yabancılaşmış, kapasitesiz, vasıfsız Müslümanlar İslâm'ı hayata (aslına uygun şekilde) uygulayamazlar.

19. Her Müslüman, İslâm'ı hakkıyla anlamış ve algılamış değildir.

20. Rasyonalist, pozitivist, materyalist, makyavelist kafa ve zihniyet ile İslâm'ı hakkıyla anlamak mümkün olamaz.

21. İcazetli din âlimleri ve yine icazetli fukaha, İslâm'ı aslına ve Allah'ın rızasına en uygun şekilde anlamış olan, anlatan, öğreten kimselerdir. Çünkü onlar Resulullah'ın vekilleri, vârisleri, halifeleri durumundadır.

22. Ehl-i Sünnet ve Cemaat ulemâ ve fukahasını dışlayarak, onları inkâr ederek, onlara cephe alarak İslâmî uyanış, islâmî kalkınma, İslâmî hürleşme hareketi olmaz.

23. Asr-ı Saadet'te tasavvufun ismi yoktu, kendisi güçlü bir şekilde vardı. Sonra ismi ortaya çıktı, kendisi zayıfladı. Tasavvuf İslâm'ın temel boyutlarındandır.

24. İslâm yaşanan, tecrübe edilen, uygulanan bir dindir. Yaşama ve uygulama olmazsa İslâm teoride kalır, hayatta olmaz.

25. Müslümanlar, müsbet çeşitlilik içinde sarsılmaz bir birlik (vahdet) oluştururlar.

26. Bütün insanlar Hazret-i Muhammed'in ümmetidir. İman edenler ümmet-i icabettir, henüz etmemiş olanlar ümmet-i davettir.

27. Kendisinde ümmet bilinci olmayan Müslüman eksik bir Müslümandır.

28.O Müslüman ki, onda ümmet bilinci yok, hizip ve fırka asabiyeti ve militanlığı var, o olgun bir Müslüman değildir.

29.Kur'ân Müslümanların düsturu, imamı, Kanun-i Esasîsidir.

30. İslâm dininin hükümlerinin dört kaynağı ve delili vardır: Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas-ı fukaha.

31. İslâm'da insanların üstünlüğü, dindarlık derecesi ve rütbesi takva iledir.

32. Hak din olmakta İslâm ortak kabul etmez. İslâm'a zıt dinleri hak din olarak kabul edenler İslâm'ı hakkıyla anlamamış kimselerdir.

33. Resulullah efendimizin Ehl-i Beyti Kur'ân'a, Sünnete uyan, ahlâk-ı islâmiyye ile mütehalli (süslü), beş vakit namazı dosdoğru eda eden, erdemli kişilerdir. Mason, bînamaz, faziletsiz, âşikâre fısk ve fücur sergileyen fâsık-ı mütecahir kimseler gerçek Ehl-i Beyt mensubu değildir. Onlar İslâm'ı anlamakta ve hayata uygulamakta örnek olamaz. Gerçek seyyidler ve şerifler olgun ve örnek Müslümanlardır. Allah şereflerini ve kadrlerini müzdad eylesin.

34. Dini ucuza satan, mukaddesat bezirganlığı yapan, zalimlere yağcılık ve yalakalık yapan ulemâ-i su', gerçek ulemâ değildir.

35. İslâm'da reform, yenilik, değişiklik yapılmasını, İslâm'ın çağ standartlarına uydurulmasını isteyenler, bazı ayetlerin ve bazı mütevatir ve sahih hadîslerin bugün geçerli olmadığını iddia edenler, İslâm'ın hak din olduğunda şüphesi olan zayıf imanlılardır. Onlar dinlenilmez, onlara uyulmaz.

36. İslâm dünyasında bid'at ve dalalet fırkaları vardır. Onlar aslına uygun gerçek İslâm'ı ve Ümmet-i Muhammed'i temsil etmezler.

37. İslâm'ı hakkıyla anlayamamış olanlar, onu başarılı bir şekilde hayata uygulayamaz. Uygulamak için iyi ve doğru bilmek gerekir.

TEMEL GERÇEKLERİ YAZIYORUM

AHLASS rümuzuyla yazan kardeşimize. Selâmdan sonra...İki kere ikinin dört ettiğini söylemek için matematik profesörü olmak gerekmez. Bendeniz bu sütunlarda bazı dinî gerçekleri dile getiriyorsam, bunları yazabilmek için din alimi ve fakih olmak icab etmez.

Namazı terk eden ve şehvetlerine uyan Müslüman bir toplumun iflah olmayacağını yazmak için müftü olmak gerekmez.

Zekâtın temel şartlarından birinin "temlik" olduğu gün gibi âşikâr ve aydınlık olan bir hükümdür.

Şer'î özrü olmayan hür ve mukim erkekler farz namazları cemaatle kılmalıdır.

Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığının itikatta iki imamı (önderi) İmamı Eş'arî ve İmamı Mâturîdi'dir. İkisi de veli, hidayete götürücü, alim, zahid, hayırlı, mübarek kimsedir.

Bir İslâm toplumu emr bi'l-mâruf ve nehy 'ani'l-münker farzını büsbütün terk ederse yahut yeterli derecede yerine getirmezse o toplumun üzerine azap iner.

Allahü Teâlâ ve Tekaddes hazretleri kemal sıfatlarla sıfatlıdır ve noksan sıfatlardan; zamandan, mekandan, cihetten, cisimden münezzehtir.

Tesettür-i şer'î, Kur'ân ile Sünnet ile icmâ-i ümmet ile sâbit kesin bir farz-ı 'ayndır. Münkiri kâfir olur. İnanıp da yerine getirmeyen günahkâr olur.

Allah'ın âyetlerini ucuz bir semen karşılığında satmak çok kötü bir şeydir.

Cömert ve hayırsever mü'min elbette cimri ve paylaşmayan mü'minden üstündür.

Zamanındaki İmam'a, Emîrü'l-mü'minîne biat etmeden ölen kimse sanki cahiliyye ölümü ile ölmüş olur.

Allah'ın rahmeti, yardımı, tevfik ve nasrı cemaat üzerinedir. Tefrika azab getirir.

Allah'ı zikr etmek temel bir farzdır.

Peygamber Efendimizi (Salat ve selâm olsun O'na) canından ve sevdiği kişilerden daha fazla, en fazla sevmek imanın kemali için şarttır.

Davet kendilerine ulaştığı halde Tevhid inancını, Kur'ân'ı, Hz. Muhammed'in risaletini, Din-i Mübîn-i İslâm'ı red ve tekzib edenler ehl-i necat ve ehl-i Cennet değildir.

Kur'ân, Yahudileri İslâm'a çağırmaktadır.

Kur'ân, Nasara'yı imana çağırmaktadır.

Allah ticareti helâl, ribayı haram kılmıştır. Riba alıp verenler, riba yiyenler iflah olmaz. Riba ateştir.

Bendeniz bu sütunlarda bu gibi muhkematı yazıyorum. Ne ictihad yapıyorum, ne de fetva veriyorum.

Müttefakun aleyh olan dinî ve şer'î hakikatleri beyan ediyorum.

İcazetli âlim ve fakih değilim ama zaruret olduğu için temel ilmihal bilgilerini neşr ve ilan ediyorum.

İctihad yapsam, fetva versem ne deseniz yeridir ama temel gerçekleri tekrarladığım için beni suçlamanız yersizdir.

Zamanımızda mutlak müctehid yoktur. İctihad kapısı mesdud değildir ama onu açacak derecede ilme, ehliyete, liyakate sahip âlim ve fakih yoktur.

Ehliyetsiz müctehid taslakları dall ve mudildir yani sapıktır ve saptırıcıdır.

Tabakat i fukahanın en alt yedinci tabakası (derecesi, rütbesi) müftülüktür. Bu devirde icazetli ve ehliyetli gerçek müftü sayısı çok azdır.

Korkunç ve dehşetli bir cahiliyet ve fetret devri yaşıyoruz.

İslâm âleminde sapık kollar çoğalmıştır.

Bid'atler her yeri istilâ etmiştir.

Dinlerini, imanlarını, ahiretlerini, ebedî saadetlerini korumak isteyen firasetli ve akıllı Müslümanlar gerçek icazetli din âlimlerine, gerçek icazetli fakihlere tâbi olmalıdır, dinde onları taklit etmelidir.

Her Müslüman kendi kafasına göre Kur'ân'dan (Meal ve tercümelerinden) hüküm çıkartamaz; Kitabullahı kendi heva ve re'yi ile tefsir edemez. Böyle bir şey Kur'ân nimetine karşı küfran olur. Nitekim "Men fesserel Kur'âne bi-re'yihi fekad kefer" buyurulmuştur.

"Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür."

"Mezhepsizlik İslâm şeriatini tehdit eden en tehlikeli bid'attir."

İslâm dininde reform, değişiklik, yenileme, ilave, çıkartma, tağyir olmaz.

Din zamana ve zamane insanlarına uydurulmaz, onlar dine uymaya mecburdur.

Ahkam-ı İslâmiye evrenseldir, Kıyamet'e kadar baki ve yürürlüktedir.

Bütün mü'minler kardeştir. Birbirlerine karşı taqiyye yapmaları, birbirlerini aldatmaları doğru olmaz.

Din kutsaldır, riyasete, benliğe, ırk asabiyetine, militanlığa âlet edilemez. Din sömürüsü yapanlar çok alçak, en alçak kişilerdir.

Tashih-i itikad temel vazifemizdir.

Müslümanın malı, canı, ırzı, namusu diğer Müslümanlara haramdır.

Yetkili ve vazifeli müftü ve kadı mevkiinde bulunmayanlar mü'minleri tekfir edemez.

Evet bendeniz bu gibi hakayık-ı islâmiyeyi yazmaya devam edeceğim. Bunları kabul etmeyenlerin, benimsemeyenlerin, paylaşmayanların boş yere itiraz ve tenkit edip fitne ve fesat çıkartmamaları rica ve istirham olunur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi