M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Mason Locaları Gibi Tekkeler de Açılacaktır

Mason Locaları Gibi Tekkeler de Açılacaktır

ATATÜRK'ün kapatmış olduğu Mason locaları, ondan sonra nasıl açıldıysa, İslâm'ın tasavvuf tarikatları da (er veya geç) açılacaktır. Tasavvuf ve tarikat faaliyetleri İslâmî denetim altında yapılacaktır.

Tarikatların, tekkelerin, dergahların kapalı olması bir insan hakları ihlalidir.

Osmanlıca yazı ile yayın yasağı da insan haklarına aykırıdır. Bu konudaki yasak da kaldırılacak, isteyen vatandaşlar İslâm-Kur'ân alfabesiyle Türkçe gazete, dergi, kitap yayınlayabilecektir. (Grek, Ermeni, Kril ve diğer alfabeleriyle Türkçe yayın yapmak öteden beri serbesttir.

Ülke halkının ezici çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar üzerindeki kıyafet, serpuş baskıları da kaldırılacaktır. Herkes istediği kıyafete bürünebilecek, istediği serpuşu başına geçirebilecektir.

Hıristiyan dünyasında hafta tatili pazar günü, İsrail'de cumartesi olduğu gibi bizde de cuma günü olacaktır.

Katoliklere ve Protestanlara Hristiyan ve misyoner okulları açma izni ve ruhsatı verildiği gibi Müslümanlara da bağımsız ve hür İslâm mektepleri açmak izni ve serbestisi verilecektir.

İsteyen Müslüman kadın ve kızlar tesettür kıyafeti ile yani başörtüsü ile öğretmenlik, akademisyenlik, avukatlık, polislik, hakimlik, savcılık, doktorluk, memurelik yapabileceklerdir.

Aileleri öyle isterse yedi yaşındaki kızlar bile okula başörtülü olarak gidebilecektir.

Müslüman çoğunluğa, İslâm dini ile bağdaşmayan ve uyuşmayan hiçbir ideoloji empoze edilmeyecektir.

Diyanet İşleri Başkanlığı özerk olacak ve devlet kesinlikle din ve inanç işlerine karışmayacaktır.

İmam-Hatip okulları ve İlahiyat fakülteleri bağımsız Diyanet'e bağlanacaktır.

İslâm Vakıfları Diyanet'e bağlanacaktır.

Din ve devlet çatışma içinde olmayacak, uyum içinde olacak ve işbirliği yapacaktır.

Türkiye Müslümanları Masonlar, Sabataycılar, Kriptolar, ateistler kadar hür olacaktır.

Hiçbir Müslümana, İslâm'a aykırı olan resmî ideoloji kabul etmesi için baskı yapılmayacaktır.

Müslümanların, başlarına bir ruhanî lider, bir İmam-ı Kebir, bir Emîrülmü'mînin seçmelerine izin verilecektir.

Müslüman ailelerin çocuklarını kendi dinlerine ve inançlarına göre yetiştirme hakkı kabul edilecek ve bu hakkın hayata geçirilmesi için imkan sağlanacaktır.

* (İkinci yazı)

BOZUK İLAHİYATÇILAR

BAZI aykırı, reformcu, mutezilî, değişimci, ılımlı İslamcı, BOP'çu, yenilikçi, Fazlurrahmancı, Diyalogçu ilahiyatçılar kendilerini mutlaka müctehid sanmakta ve göstermektedir.

Oysa onlar, Hanefî fukahasının "Tabakat-i Fukaha" listesindeki en sonuncu derece ve rütbe olan müftü sınıfına bile dahil değildir.

Onlar, fikirleri ve görüşleri itibarıyla birçok konularda Ehl-i Sünnet'in dışına çıkmıştır.

Onlardan bazıları, Farmason, taqiyyeci, Müslümanları aldatan şâibeli Cemalüddin Afganî'yi, onun müridi Muhammed Abduh'u, onun talebesi Reşid Rıza'yı Müslümanları kurtaracak üç büyük önder olarak göstermektedir.

Onlar, bin yıl içinde bir veya birkaç kişi tarafından ortaya atılmış şazz görüşleri, ictihadları, ruhsat ve fetvaları doğruymuş, isabetliymiş gibi göstererek Müslümanları Sevad-ı Azam'dan, Cadde-i Kübra'dan, Cumhur-i Ulema yolundan saptırmak istemektedir.

Onların bazısı, kendilerini hocaların hocası olarak reklam ettirmektedir.

Onlardan biri, Kur'ân'ın Yahudileri İslâm'a çağırmadığını iddia etmektedir.

Yine onlardan biri, Kur'ân'ın Nasranîleri İslâm'a çağırmadığını iddia etmektedir.

Onlar, icazetli din alimi ve fakih olan muhterem hocalarının uyarılarını, olumlu tenkitlerini dinlememiştir.

Onlar, Diyanet teşkilatı, İmam-ı Hatip mektepleri ve İlahiyat fakültelerinde hummalı kadrolaşma faaliyetleri yapmaktadır.

Onların, mevrid-i nassa aykırı (geçersiz) ictihadları ve fetvaları vardır.

Onların bazısı, Yahudilerin ve Hıristiyanların ehl-i necat ve ehl-i Cennet olduğunu iddia etmektedir.

Onların bazısı, dolar bazında çok büyük te'lif ücretleriyle mükafatlandırılmıştır.

Onlar, Ehl-i Sünnet'in medar-ı iftiharı olan Şeyhülislâm Mustafa Sabri, Düzceli Zahid el-Kevserî, Yusuf İsmail en-Nebhanî, Ahmed Zeyni Dahlan gibi büyük ulema ve fukahanın yolundan ayrılmış, onlara zıt bir yol tutturmuştur.

Onlar, ülkemizde İslâm'ın temelini oluşturan Şeriata muvafık tasavvuf ve tarikata karşıdır.

Onlar, Ehl-i Sünnete karşı yeni bir i'tizal hareketinin başındadır.

Onlar mezhepsizdir.

Onlar, telfik-i mezahib taraftarıdır.

Onlar, dinde yenilik, dinde değişiklik cereyanı içindedir.

Onlar, Abdülkadir Geylanî, Ahmed er-Rufaî, İmamı Rabbanî, Şah Bahauddin Nakşibend ve benzeri büyüklerin yolundan ayrılmış, Farmason Afganî'nin bozuk yoluna girmiş mezhepsizlik cereyanının bayraktarı olmuştur.

Müslümanlar böylelerinin peşinden gitmesin.

Benim gayem isim vererek polemik yapmak değildir.

Afganîcilik çok bozuk bir yoldur.

İslâm dini Allah'ın bize indirmiş olduğu mükemmel dindir.Bu dinin usûlünde kesinlikle reform, değişiklik, yenilik yapılamaz. Dinimizin müttefakun aleyh hükümleri, hiçbir değişikliğe uğramadan Kıyamet'e kadar baki kalacaktır.

Mezhepsizlik ve telfik-i mezahib çok yanlış, çok bozuk bir yoldur.

Azılı Farmason Afganî Ehl-i SünnetMüslümanlarına imam önder, rehber, kılavuz olamaz.

Müslümanlar!.. Uyanık olunuz... Gözünüzü açınız...

Resulullah Efendimizin hakiki varisleri, halifeleri, vekilleri olan icazetli büyük ulemanın, icazetli büyük fukahanın, icazetli büyük mürşidlerin peşinden ve izinden gidiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi