M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Üniversitede Organize Türban Çatışması

Üniversitede Organize Türban Çatışması

Türban tartışmaları üniversiteye taşınmış, Yıldız Teknik Üniversitesinde karşıt öğrenciler çarpışmış...

Bu hadise, hiç şüphe yok ki, "Derin Velâyet" güçleri tarafından hazırlanmış bir provokasyondur.

Öğrencilerin işi yok da, türban konusunda agresif faaliyetler yapacaklar, sloganlar atacaklar, duvarlara afişler asacaklar, polisle çarpışacaklar, yaralananlar ve gözaltına alınanlar olacak.

Bu gibi hadiseler öğrenci möğrenci işi değildir. Bunlar Derin Ergenekon tezgahlarıdır.

Aklı başında, mâkul düşünen hiçbir vatandaşın bunları yutacağını sanmam.

Bir kısım medya, bazı çığırtkan yazarlar "Atatürkçü gençlik türbanın serbest kalmasını istemiyor" gibi laflar edeceklerdir. Bunlar bayat, tutarsız ve kof balonlardır.

Bu gibi hadiseleri militan, fanatik, agresif, aşırı, anti-demokratik, insan haklarına karşı diktatörlük taraftarı derin güçlerin hazırlayıp sahneye koyduğundan kimsenin şüphesi olmasın.

Gerçek şudur:

Başta üniversite gençliği olmak üzere halkımızın ezici çoğunluğu toleranslıdır. Bazı açık kızlarla başı örtülü kızlar arkadaşlık yapmakta, birlikte gezmekte, konuşmaktadır. Sokaklarda, meydanlarda, kafelerde ikisi kapalı, üçü açık beş kızın çok samimi bir şekilde, tatlı tatlı konuşarak gezdiğini, sohbet ettiğini görebilirsiniz.

Bu memleketteki fanatiklerin, uzlaşmazların, fitne ve fesat taraftarlarının nispeti yüzde bir bile değildir.

Üniversitelerdeki Müslüman ve milliyetçi güçlerin derin Ergenekon tuzaklarına düşmemelerini temenni ediyorum.

Başörtüsü krizi, ortaya çıkarıldığı tarihten bugüne kadar yapay ve düzmece bir krizdir.

Demokrasinin, insan haklarının, eşitliğin anavatanı olan İngiltere'de olduğu gibi isteyen başı açık okur, isteyen başını örterek okur. Devlet kimsenin kıyafetine karışmaz. Mini etekli ile kapalı kız devlet ve hukuk önünde eşittir.

Diyorlar ki: "Bu Müslümanlar ileride daha da güçlenir ve herkesi tesettüre sokmaya çalışırlar..." Böyle kehanetlerle, kurgularla, tahminlerle, kuruntularla bugünkü haklar ve hürriyetler kısıtlanamaz.

Şapka yüzünden nice vatandaşı idam ettirmiş olan, şu anda TC antetli vesikalarla "resmî fahişe" çalıştıran, resmî fuhuştan KDV alan, genelevlerin önünde (huzur ve güvenle fuhuş yapılması için polis bekleten bir zihniyetin Müslüman kızların başörtülerine karışmaya asla hakkı olamaz.

Militan ve agresif başörtüsü düşmanları ilhamlarını Stalin'den, Mao'dan, diğer kızıl ve kara diktatörlerden alıyor.

* (İkinci yazı)
Fuhuşlu Masaj Salonu

BİR iki gün önce olan bir hadise... Şişli'de bir masaj salonu basılmış. Masajcı dokuz karı suçüstü yakalanmış, masaj işini organize eden üç erkekle birlikte göz altına alınmış.

Emniyete götürülürken çekilmiş fotoğraflarını gördüm.Karılar yüzlerini kapatmışlardı. Tanınmasınlar, kocaları rezil olmasın, okuldaki çocukları alaya alınmasın diyedir her halde.

Bu haberi internette okurken gülünç bir şey oldu. Haberin yanına kendi kendine üç ilan çıktı. Üçü de masajsal ilanlardı. Biri "keyf" ile masaj yaptırılacak bir salonun reklamı idi.

Taşrayı bilmiyorum, orada da bol bol vardır ama İstanbul bir masajhaneler kenti oldu. Tabelalı, reklamlı, KDV'li, gelir vergili masajhaneler.

Bunların kaçta kaçı tıbbî ve gerçek masajdır? Yüzde biri olabilir mi?

Devlet bunların hepsini biliyor. Arada bir, artık yüzde bir midir, yoksa binde bir midir, ahlak polisi birini basıyor, masajcı karılar yakalanıyor, bürokratik muamelelerden sonra adliyeye veriliyor. Adliye ne yapıyor? Bir müddet sonra salıveriyor.

Devletimizin imza koymuş olduğu uluslararası sözleşmelerde kadınların fuhuş yapmalarına izin verilmeyeceği taahhüdü yer alıyor. Bu söz maalesef tutulmuyor.

Bina ve zina devrinde yaşıyoruz. Fuhuş çok yaygın, yoğun, genel hale geldi.

Kocaeli yarımadasındaki bir fakültenin öğrenci tuvaletleri kız erkek karışıkmış...

Manisanın bir ilçesinde iki kız, bir oğlan çocuğunu satan bir fuhuş çetesi yakalandı. Yakalanmayacakmış ama müşterilerden biri para ödememiş, hır gür gürültü çıkmış...

Türkiye müthiş ilerliyor, kalkınıyor. Bu ilerleme ve kalkınmanın sonu Pompei, Hurcelanum, Sodom ve Gomore gibi olur.

Ben bu satırları yazarken aleni, gizli, yarı gizli, masajlı veya masajsız fuhuş faaliyeti gece gündüz yirmi dört saat aralıksız devam ediyor. Vesikalı serbest fuhşun KDV ve gelir vergileri zamanında devletin maliyesine ödeniyor. Arada bir de fuhuş yapılan bir masaj salonu kapatılıyor.

(BU YAZIMA KIZACAKLARA: Niçin kızıyorsunuz? Hangi hakla kızıyorsunuz? Bu memlekette fikir, görüş, inanç, tenkit hürriyeti yok mu? Yazımda eyleme, şiddete teşvik eden bir taraf var mı? Yalan mı yazıyorum?..)

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi