M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Erkek Müslümanlarla Kadın Müslümanlar Tokalaşabilir mi?

Erkek Müslümanlarla Kadın Müslümanlar Tokalaşabilir mi?

PEYGAMBERİMİZ kendisine biat etmeye gelmiş kadınlarla tokalaşmamıştır.Kur'âna, Sünnete, icmâ-i ümmete dayanan Şeriatın kesin ve genel hükümü şudur: "Erkekler kadınlarla tokalaşmaz."

Bu hükmü kabul eden, buna rağmen bazı kadınlarla tokalaşan kimse günah işlemiş olur.

Bu hükmü inkâr eden, dinde böyle bir şey yoktur diyerek kadınlarla tokalaşan kimsenin vebali ve günahı daha büyük olur.

Dinimizin kadın erkek münasebetleriyle ilgili başka hükümleri de vardır:

1. İslâm, Batı'da olduğu gibi yabancı (nâmahrem) kadınlarla erkeklerin birbirlerine sarılarak, el ele tutuşarak dans etmelerine izin vermez.

2. Bir kocanın, karısını başka bir erkeğin kolları arasına teslim edip dans ettirmesi büyük bir günah, ayıp ve faziletsizliktir.

3. İslâm dini, kadınların erkeklerle birlikte mayolu olarak denize girmesine de asla izin vermez.

Kadınlar elbette camilere gelip vakit namazlarını cemaatle kılabilirler ama, bu ibadeti erkeklerle aynı saflarda karışık olarak yapamazlar. Şeriat bunu doğru bulmaz. Şeriatın doğru bulmadığı şey kesinlikle yanlıştır. Camilerin arka tarafında veya üst katlarında kadınlara ayrılmış yerler vardır. Hanımlar ve kızlar oralarda serbestçe, huzur ve rahat içinde, rahatsız edilmeden ibadetlerini yaparlar. Camilerde kadınların yerlerinin ayrı olması onları dışlamak veya aşağılamak değildir, aksine onlara değer vermek, hürmet etmektir.

Bugünkü Batı medeniyeti ile İslâm arasında kadın konusunda büyük uyuşmazlıklar bulunmaktadır.

Kural şudur: Bir konuda İslâm ile, Şeriat ile Batı medeniyeti arasında uyuşmazlık, anlaşmazlık, ihtilâf varsa haklı, doğru, isabetli, güzel, iyi olan İslâm'ın hükmüdür. İhtilâflı konuların birinde bile Batı medeniyeti haklı değildir. Tamamında İslâm ve Şeriatı haklıdır, doğrudur.

Batı medeniyeti kadını hürleştireyim derken onu nice konularda tahkir etmiş şeref, iffet ve namusunu ayaklar altına almıştır.

* Kadını seks aracı haline düşürmüştür.

* Bazı kadınlara resmî fuhuş vesikaları vererek para mukabilinde kendilerini satmalarına izin vermiştir.

* Aile bağlarını zayıflatmıştır.

* Nikah dışı birlikteliklere izin vermiştir.

* Hiç alâkası olmayan konularda bile kadını ticarî reklam amacı olarak kullandırmıştır.

* Nikah dışındaki cinsel münasebetlere göz yummuştur. Kadın konusunda dinimizin kaynakları şunlardır:

* Allah'ın Kitabı Kur'ân. (Kur'ânı herkes kendi kafasına, re'yine, heva ve hevesine göre yorumlayamaz. İcazetli ulemâ, fukaha ve müfessirler yorumlayabilir.)

* Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünneti.

*İcmâ-i ümmet.

* Selef-i sâlihînin (Ashab, Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn) yorumları, görüşleri, uygulamaları.

* Cumhur-i ulemânın yolu.

Birtakım modern, çağdaş, reformcu, yenilikçi, değişimci, BOP'çu, Fazlurrahmancı, Kemalist,mezhepsiz, telfik-i mezahipçi, Farmason Afganîci ilâhiyatçıların kadın konusunda (ve diğer konularda) Ehl-i Sünnete ve Şeriata aykırı görüşlerinin, naylon ictihadlarının, bozuk fetvalarının hiçbir kıymeti yoktur.

* (İkinci yazı)

HEPİMİZ MÜSLÜMANIZ

BİRİNCİ dünya savaşının sonları... Rusya'da Bolşevik ihtilâli olmuş, Osmanlı devleti ile Sovyetler Birliği arasında savaş sona ermiştir. Yakın tarihimizin ünlü Marksistlerinden Şevket Süreyya (Aydemir) Doğu'da subaylık yapmaktadır. Munzur dağlarının kayalık tepelerinde mevcudu 38 kişi olan birliğine "Hepimiz Türküz" dediğinde askerler ona "Estağfirullah, hepimiz Müslümanız.." cevabını vermişti...

Askerlerin böyle demesi Türklüğü red ve tahkir etmek mânâsına alınabilir mi? Kesinlikle alınamaz.

Müslümanlık, İslâm dinini kabul etmiş bütün kavimleri içine alan, kuşatan, kavrayan en geniş kavram ve değerdir. Askerler bunun bilincinde ve farkında idiler ama ŞevketSüreyya farkında değildi.

O, Türkiye Müslümanlarına yeni bir kimlik, yeni bir din getirmek istiyordu. Lakin 38 kişi kalmış birliğinin askerleri ona:

"Esağfirullah kumandanım hepimiz Müslümanız..." demişlerdi.

O askerlerin içinde Türk, Kürt,Boşnak, Arnavut, Laz, Gürcü, Arap vardı. Hepsi Türkçe konuşuyordu ama onları birbirine bağlayan, onları aynı sancak altında birleştiren ana bağ Müslümanlıktı.

Müslümanlığı kaldırıp, yahut ikinci plana itip, onun yerine kavmiyet kimliğini getirmek en büyük fitnedir.

Türklük bir realitedir. Realiteler inkâr edilemez. Türklüğü bir din haline getirmek, İslâm'ı kaldırıp onun yerine koymak ise çok büyük bir yanlıştır.

Bugünkü Şevket Süreyya'lara bu millet yine:

"Estağfirullah, hepimiz Müslümanız..." demeye devam ediyor.

*(Üçüncü yazı)

BEN SENİNLE BAŞA ÇIKAMAM

Hiç ben seninle aşık atabilir miyim? Hiç ben seninle başa çıkabilir miyim? Hiç ben seninle sidik yarışı yapabilir miyim?

Ben kim sen kim?

Sen maşaallah eli bayraklı cerbezeli ünlü münlü, anlı şanlı manlı bir adamsın.

Ben bir vâdideyim, sen bir vâdide...

Hiç ben seninle boy ölçüşebilir miyim?

Sen cart curt edersin, ben edemem.

Ben çatlasam patlasam senin kadar tafralı ve havalı olamam.

Ben senin gibi fiyakalı olabilir miyim hiç?

Senin gibi mütekebbir ve mağrur olmaktan Hak korusun beni.

Sen mütevâzı yemekler yesen kahrından ölebilirsin. Ben ölmem.

Ben kendimi beğenmem, sen benliğini put edinmişsin ona taparsın.

Ben markalı giysilerden hoşlanmam. Sen marka-perestsin.

Sen dünya sarhoşusun, ben ayık gezerim.

Sen uçarsın, benim ayaklarım yerde.

Ey kuş, uç uçabildiğin kadar avlanıncaya dek!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi