Mehmet Barlas

Mehmet Barlas

Osmanlı sadece Kanuni ve Hürrem'den ibaret değildir...

Osmanlı sadece Kanuni ve Hürrem'den ibaret değildir...

Osmanlı denilince televizyondaki dizi yüzünden bugünlerde aklımıza Kanuni ve Hürrem geliyor.
Oysa Osmanlı'dan bugüne kalan o kadar çok olgu var ki...
Mesela müzik var.
Osmanlı bestekârlarının söylediğimiz dinlediğimiz bestelerini, şarkılarını düşünün bir kez.
Farklılıkların zenginlik olduğunun kanıtıdır bu müzik.
Sadece Ermeni, Rum, Yahudi besteciler yok Osmanlı'da.
Mesela 17'nci yüzyılda İstanbul'a gelip yerleşmiş "14 Acemler" diye bilinen bestekârlar da var.
Ergunerlerin "Osmanlı Davulları" albümünde bu "Acemler"in Devr-i Revan usulündeki akıcı ve sürükleyici bir Rast bestesine rastladım.
Farsça bir besteydi bu.
Bu dili bilenler için aynen aktarayım:
"Hem kamer, hem zühre vü hem müşteri der asuman
Arzu mendend-i mihahendi sâzı bişnevend
Nağme-i uzzâl-ı şehnâz-ü segâh hem beyat
Rast ez Nikriz ez şayet Hicaz bişnevend."
Bunun Türkçe anlamını internette, Yavuz Yektay'ın bir makalesinde buldum.
Şöyleydi:
"Ay ve yıldızlar nasıl asumanda ise, makamlarımızı da çeşit çeşit sazlarımız söyledi. İçinde eğer Hicaz söylenirse, Rast, Nikrîzdir."
17'nci yüzyıl İstanbul'unda söylenip dinlenmiş Farsça bir beste tarihin sonsuz boşluğunda yok olup gidebilirdi.
Ama öyle olmamış.
Münir Nurettin Selçuk, Fatih Sultan Mehmet zamanında yaşamış olan Bursalı Ahmed Paşa'nın murabba türünde aşağıdaki şiirini almış...
"Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
Kara sevdaya yiler bî-ser ü bî-pây gönül
Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Bizi hâk itdi hevâ yolına sevdâ n'idelüm
Pây-mâl eyledi bu zülf-i semen-sâ n'idelüm
Kul idinmezdi güzeller bizi illâ n'idelüm
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül"
Münir Nurettin Selçuk 20'nci yüzyılda 17'nci yüzyıl Acemlerinin bestesini 50 notadan 4-5'ini değiştirerek "Gül yüzünde göreli zülf-ü semen sây gönül" şarkısında aynen kullanmış.
Eğer Osmanlı'ya ilgi duyuyorsanız bunları da hatırlamanız gerekmez mi?
Veya "Acemaşiran"daki "Aşir"ın dost, arkadaş anlamına geldiğini ve "Acemaşiran"ın da "Acem dostlar" veya "Acemlerin arkadaşları" manasını taşıdığını bilirseniz, Osmanlıyı daha iyi anlarsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Barlas Arşivi