M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Dârü'lİslam Güven, Adalet ve Huzur Yurdudur

Dârü'lİslam Güven, Adalet ve Huzur Yurdudur

İslam dini aşağıda sayacağım güvenliklere büyük önem verir ve bütünüyle ve aslına uygun şekilde uygulandığı takdirde bunları hayata geçirir:

CAN güvenliği: Müslüman olsun veya olmasın bütün vatandaşların canları korunur. Müteammiden katl (kasıtlı olarak adam öldürme) gibi büyük ve vahim suçları cezalandırmak dışında vatandaşların canlarına kıyılmaz.

MAL güvenliği: Vatandaşların malları, paraları, servetleri müzmin ve yüksek enflâsyonla, ağır vergilerle, ağır riba ve faiz muameleleriyle, çeşitli spekülasyonlarla doğrudan doğruya veya dolaylı şekilde gasb edilmez, eksiltilmez. Meşru (Şer'î ve yasal yollarla elde edilmiş) mallar, paralar, zenginlikler güvence altındadır. İslam paranın kenz yapılmasına, yani istiflenmesine, işe yaramaz şekilde yığılmasına izin vermez.

IRZ, neseb güvenliği: Ülkedeki bütün kadınların ve kızların namusu, şerefi titizlikle korunur. Zinaya ve fuhşa izin verilmez. Herkes çocuğunun babası olduğunu kesinlikle bilir. Kadın ve kızların seks âleti ve sermâye yapılması önlenir.

DİN ve inanç hürriyeti: İslam düzeninde bu hürriyet hem Müslüman halka, hem de reâyâya tanınır. Yahudiler, çeşitli Hıristiyan cemaatleri kendi ibâdethanelerinde serbestçe ibadet eder, kendi dinî kimliklerini korur, kendi din adamlarını ve ruhbanlarını yetiştirir. İslam'ın hâkim olduğu, İslam hükümlerinin uygulandığı bir şehirde Yahudiler cumartesi günü, Hıristiyanlar pazar günü, Müslümanlar cuma günü tâtil yapabilirler. Bu yüzden kimse onları kınamaz. Müslüman halktan isteyenler toplu şekilde zikrullah yapabilirler. Her dinin, her "milletin" mensupları kendi inançlarına göre bir hayat sürebilir.

DİNÎ ve KÜLTÜREL KİMLİK güvenliği: İslam düzeninde Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar kendi dinî kimliklerini ve kültürlerini korkmadan, çekinmeden koruyabilirler. Bu konuda onlara engel ve güçlük çıkartılmaz.

Bugün yukarıda saydığım güvenlikler bazı medenî Batı ülkelerinde mevcutsa da, maalesef İslam ülkelerinin çoğunda veya tamamında mevcut değildir.

Gerçek, aslına uygun, Kur'an ve Sünnet'e muvafık İslam düzeni öyle bir düzendir ki, dünyanın çeşitli yerlerinde inançlarından ve kimliklerinden dolayı haksızlığa ve zulme uğrayan başka din mensupları İslamistan'a göç ederler.

1492'de İspanya'dan kovulan Yahudiler Darü'l-İslam olan Osmanlı mülküne kapağı atıp selamet ve güven bulmuşlardı.

Osmanlı Darü'l-İslamında Rumlar, İslam milletinden sonra ikinci milletti.

Zulme uğrayan Macarlar, Polonyalılar Osmanlı ülkesine hicret edip sığınmışlardır.

İslam adalet dinidir. Adalet kuru lafla olmaz. Adalet yaşanan bir şeydir.

İslam güvenlik demektir.

İslam kadın ve kızlara haysiyetli ve şerefli bir hayat sürme imkanı vermek ve onlara hürmet etmek demektir.

Kadınları ve kızları seks âleti, şehvet konusu olarak görmek medenîlik değil, barbarlık ve vahşettir.

Sonsuz hürriyet olmaz. Hürriyetin "meşru" sınırları vardır. İslam'ın hürriyetlere koyduğu sınırlar selim akla, mantığa, adalete, insafa, hikmete (bilgeliğe) uygundur.

İslam, kadınlara fuhuş hürriyeti, vücutlarını ve ferclerini satma hürriyeti vermez.

İslam riba hürriyeti tanımaz. Çünkü riba paralıların parasızları soyması demektir. Bu soygunun hürriyeti olamaz.

İslam'da hırsızlık, vurgun, dolandırıcılık, haram yollarla zengin olma hakkı ve hürriyeti yoktur.

İslam insanlara mallarının kaynağını sorar, "Bu serveti nereden ve nasıl buldun?" der. Servet ve mal helal ise dokunmaz, haram ve gayr-i meşru ise hesap sorar.

İslam düzeninde elbette istihbarat çalışma ve hizmetleri olur ama vatandaşların özel hayatları tecessüs edilmez. Kur'an ve Sünnet bunu yasaklamaktadır.

İslam düzeni, vatandaşların evlerinin içine ahlaksızlık, iffetsizlik, fuhuş, içki, kumar, zina, şehvet lağımları akıtılmasına izin vermez. Bunların hürriyeti olmaz.

İslam dini gençliğe sapık, bozuk, çarpık inançların, düşüncelerin, görüşlerin, doktrinlerin, teorilerin aşılanmasına, genç nesillerin ahlaksız, iffetsiz, mürüvvetsiz, haysiyetsiz, karaktersiz yetiştirilmesine izin vermez. Müslüman halk çocuklarına İslam'ı, Yahudiler Museviliği, Hıristiyanlar da İseviliği öğretirler.

İslam düzeninde halk aldatılmaz.

Gerçek İslam dininde "gayr-i Müslimlere" din konusunda ikrah (zorlama) yapılmaz.

Gerçek İslam düzeninde rüşvet alanın ve verenin işi bitiktir.

Gerçek İslam düzeni hırsızlığın kökünü keser.

Gerçek İslam düzeni haram paralarla israf yapılmasına, lüks hayat sürülmesine, çeşit çeşit sefahatler sergilenmesine izin vermez.

Gerçek İslam düzeninde mahkemeler işsiz, hapishaneler ıssız olur.

Gerçek İslam düzeninde dev adalet saraylarına, dev cezaevlerine lüzum olmaz.

Dârü'l-İslam'da ormanlar, ağaçlar, göller, nehirler, hayvanlar ve balıklar, kuşlar bile güvendedir. Ağaçlar ve ormanlar yok edilmez, vahşi hayvanların, kuşların, balıkların nesilleri kurutulmaz, tabiî düzen bozulmaz.

Bugün dünyada isimleri İslam Cumhuriyeti veya İslam Devleti olan rejimler ve sistemler vardır ama bunlar Kur'ana, Sünnete, Şeriata uygun İslamî sistemler değildir. İslamlıkları ismden ve resmden ibarettir.

Çeşitli Müslüman ülkelerde İslamcı denilen bir taife vardır ama onların çoğu İslam'dan, İslam onlardan pek uzaktır.

İslam istikamet (doğruluk, dürüstlük) dinidir.

Dârü'l-İslam'da suçsuz ve temiz insanlar güven ve huzur içinde korkusuz yaşar.

Suçlular ve kirliler elbette güvende ve huzurlu olmaz.

* (İkinci yazı)
Muhalifim

Muhalifim ama siyaset muhalif değilim. Siyasetten hoşlanmam. Karakterim politika yapmaya müsait değildir. Hayatım boyunca milletvekili olmak aklımın köşesinden geçmemiştir. Yapmam, yapamam, o yemini edemem; inançlarıma kesinlikle aykırıdır, dinimi ve ebedî saâdetimi ucuza veya pahalıya satamam. (Fetvayla veya taqiyye ile yapanlara bir şey demem.)

Benim muhalefetim ahlakî, sosyal ve kültüreldir.

Ülkeyi idare edenler hakkında hayırlı dualar ederim.

Onlar bir geminin kaptanı, bir uçağın pilotu gibidir, onlara beddua edilmez, salâhları için dua edilir.

Kimseyi isim vererek suçlamam ama Türkiye'nin uluslararası temizlik ve şeffaflık notunun, 5'in altında olmasına çok üzülüyorum ve bu duruma muhalefet ediyorum. Yoğun ve genel kokuşmaya karşı bu muhalefetimde haksız mıyım?

Millî (aslında gayr-i millî) eğitim sisteminin çağdışı bir ideolojiye kurban edilerek iflas durumuna düşürülmesine elbette muhalifim.

Ahlak bozukluğuna muhalifim.

Kadın ve kızların seks ve şehvet âleti edilmesine muhalifim.

Devletin TC başlıklı resmî vesikalar vererek KDV'li yasal fuhuş yaptırmasına muhalefet etmeyeyim de ne yapayım?

Ülkemin muazzam bir meyhaneye benzemesinden hiç hoşlanmıyorum, muhalifim.

Büyük medyadaki yalanlara, dolanlara, müstehcen yayınlara, şehevî resimlere muhalifim, hem de çok.

Din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak hürriyetinin çiğnenmesine bir Müslüman olarak çok muhalifim.

Madalyonun öteki yüzünde din sömürüsüne, mukaddesat bezirgânlığına daha çok muhalifim. Din sömürücülerini lânetliyorum.

Halkın aldatılmasına muhalifim.

Korkunç bir boyuta ulaşan arazi spekülasyonlarına muhalifim.

Yeşil alanların tahribine muhalifim.

Üçüncü köprüye muhalifim.

İstanbul'un bu kadar büyümesine muhalifim.

Yeni çılgın projelerle beş sene içinde 40 milyonluk korkunç bir dev şehir haline getirilmesine muhalifim.

Toplumun bedevî, kırsal kesim, taşra, gecekondu kültür ve zihniyet seviyesine düşmesine fevkalade muhalifim.

Egemen azınlıkların saltanatlarına ve üstünlüklerine muhalifim.

Toptan bir laf edeyim:

Resmî ideolojiye adam akıllı muhalifim.

Bu muhalefetim bana dünyevî ve maddî zararlar getirir, başımı ağrıtırmış... Umurumda bile değil... Vicdanımın, aklımın, mantığımın, gerçeğin sesini dinler ve muhalefetime devam ederim.

(Not: Muhalefetim ticarî ve kâr amaçlı değildir, bedavaya yaparım; kârdan geçtim, şimdiye kadar hayli zararım oldu, epey eziyet çektim. Yine yaparım...)

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi