M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Ağlatan ve Ağlayan Vâiz

Ağlatan ve Ağlayan Vâiz

Vâizin konuşmasının on beşinci dakikasından itibaren ulu camideki beş bin kişilik cemaatten hıçkırık sesleri, ağlaşmalar duyulmaya başlandı. Kalabalığın yarısı ağlıyordu. Tamamının tüyleri ürpermişti. Vâizin konuşması sanki sözlü bir musiki idi. Orada müzik kulağı ve kültürü olan biri olsaydı, konuşmayı notaya çekebilirdi.

Vâiz el kol hareketleri yapmıyor, yumruğunu kürsüye vurmuyor, taşkınlık sergilemiyordu ama gönülleri heyecana getirmişti.

Toplumun azgınlıklarını tenkit ederken, azap ayetlerini okurken cemaat korkuyla sarsılıyordu, hıçkırıklar artıyordu.

Vâiz iman edip hayırlı ameller işleyenleri müjdeleyen âyetleri şerh ederken cemaatin ağlaması hafifliyor, yüzlerde hüzünlü bir mutluluk görülüyordu.

Vâiz iki saat konuştu. Cemaat bu konuşma hiç bitmesin istiyordu.

En sonunda kısa ve müessir bir dua yaptı, kürsüden indi. Elini öpmek isteyenlere el öptürmedi. Yanında bir yakını, özel grubu, koruması falan yoktu. Camiden çıktı. Evine dönmek için otomobili de yoktu. Hocam sizi götürelim diyenlere teşekkür etti, arabalarına binmedi, bir kilometre kadar yürüdü, minibüs durağından bir vasıtaya bindi.

Namazı büyük ölçüde terk etmiş, çeşit çeşit şehvetlere uymuş, âhir zaman fitne ve fesatlarının fırtınalarıyla çalkalanan fasık ve facir bir toplumda yaşamanın verdiği üzüntü, azap ve kahır içinde mütevazı evine vardı.

Vaaz ettiği cemaati ağlatmıştı. Şimdi ağlama sırası kendisindeydi. Bir kenara çekildi, bütün gün kendine, Müslümanlara ağladı.

*(İkinci yazı)
Hak Tarikatlar Hangileridir?

Tasavvufî bir tarikatin hak ve doğru olması için birtakım şartlar gereklidir.

(1) Şeriata aykırı hiçbir tarafı olmayacaktır. Şeriata aykırı tarafları olan bir tarikat hak tarikat değildir.

(2) Sahih bir itikada (inanca) bağlı olacaktır. Bu devirde İmamı Eş'arîyi ve İmamı Mâturidî'yi inanç konularında imam ve mukteda kabul edecektir.

(3) Beş vakit namazın cemaatle kılınmasını esas kabul edecektir.

(4) Müslüman kadınların ve kızların tesettüre riayet etmelerini emr edecektir.

(5) Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde olacaktır.

(6) Ashab-ı Kiram radiyallahu anhüm efendilerimizin din konusunda âdil olduklarını kabul edecek ve onların hiçbirini dışlamayacaktır.

(7) Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, light/ılımlı İslam, BOP İslam'ı, Tarihsellik ve Tâtiliye mezhebi, mezhepsizlik, telfik-i mezahib, Afganîcilik, Şeriatsız ve fıkıhsız bir İslam Protestanlığı, Kemalist İslam, Necdîlik gibi çarpıklıklardan ve sapıklıklardan uzak ve berî olacaktır.

(8) Din büyüklerini, Müslüman ruhbanları erbab haline getirmeyecektir. Peygamberler dışında kimseyi mâsum (günah işlemez) kabul etmeyecektir.

(9) Din sömürüsünden uzak olacaktır. Müslümanların paralarını gasb edip zimmetine geçirmeyecektir.

(10) Ehl-i Sünnet dairesi içindeki bütün fıkıh mezheblerine, tasavvuf tarikatlarına, meşreblere, rahmanî farklılıklara, Şeriata ve Sünnete bağlı bütün hareket ve cereyanlara kötü gözle bakmayacak, onları dışlamayacaktır.

(11) Tarikata intisabın bir nasip meselesi olduğunu bilecek, İslam'a ve hidayete davet edecek, tarikata genel davet yapmayacaktır.

(12) Mü'minler arasında üstünlük şartının şu veya bu tarikata veya gruba mensubiyet değil, taqva olduğunu; takvanın da ilimle, irfanla, ihlasla, salih amellerle, sahih itikatla, İslam ahlakına uymakla, büyük cihad yapmakla Allah tarafından nasip edileceğini kabul ve ilan edecektir.

(13) Bir tarikatin hak tarikat olması için, ucu Resullerin Seyyidine (Salat ve selam olsun ona) ulaşan nuranî bir icazet silsilesine sahip olması gerekir.

Tarikat Kur'an'a, Sünnete ve Şeriata uymak, İslamî emirleri ve farzları yerine getirmek, haramlardan ve yasaklardan kaçınmak, yüksek ahlak sahibi olmak, ehl-i dünya olmamak, paraya ve dünya malına puta tapar gibi perestiş etmemek, gerçek İslam büyüklerinin yolundan ve izinden gitmek demektir.

Tarikatçılık tarikata münafidir. Gerçek bir derviş, gerçek bir tarikatlı asla tarikatçılık yapmaz.

Gıybet eden derviş, sadık derviş değil, sahte derviştir.

Fasık-ı mütecahir yani günahları utanmadan, arlanmadan, küstahça açıkta işleyenler tarikatli değildir; onlar sahtekardır, merduttur.

Gerçek bir tarikatli ve derviş, kendi şeyhine nasıl hürmet ediyorsa, başka gerçek şeyhlere de öyle hürmet eder.

Tarikatli bir Müslüman Gavs, Aktab, Sahib-i zaman, Şeyhülmeşayih gibi konularda tasarruflu konuşur, diretme yapmaz, kesin konuşmaz. Zannımca der, başka kanaat ve görüşte olan Müslümanlarla bu konularda çatışmaz, çekişmez, fitne ve fesat çıkartmaz. Ecdad-ı kiramımız muhterem kişiler için "mazanne-i kiram" demişlerdir.

Tarikatli Müslüman örnek ve model Müslümandır.

Tarikatli Müslüman bir ihlas kahramanıdır.

Tarikatli Müslüman, her meşrebteki mü'min kardeşlerine daima rahmetli ve yumuşak (hilm ile); harbî ve saldırgan kâfirlere karşı gerektiğinde sert hareket eder.

Olgun bir derviş sövene dilsiz, dövene elsiz olur.

Gerçek derviş hırka ve tac ile övünmez.

Gerçek derviş nafile ibadetlerini gizler, onlarla övünmez.

Gerçek şeyh ve derviş Allaha layık ibadet ve amel yaptığını söylemez; kurtuluşunu sadece Allah'ın fazl, kerem ve ihsanından bekler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi