M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Arzularım İsteklerim

Arzularım İsteklerim

HEP şunları arzular isterim: Halkın daha çoğu Kur'ana ve Sünnete uysun.

Kur'ana ve Sünnete tâbi olmak konusunda icazetli gerçek ulemaya, fukahaya, müfessirlere, muhaddislere uyulsun.

Din konusu ayağa düşürülmesin, mıncıklanmasın.

Müslümanların başında bir İmam-ı Kebir olsun, halk ona biat ve itaat etsin.

Kemalistler, Selanikliler, AB, Siyonistler, Haçlılar bizim dinî işlerimize burunlarını sokmasın.

Halk vakit namazlarına rağbet etsin, camiler günde beş kez bayram namazlarında olduğu gibi dolsun.

Herkes kendini kurtaracak, İslam'ı hayata uygulayacak kadar ilmihalini öğrensin.

Kadınlar ve kızlar tesettüre girsin.

Müslümanlar tek bir Ümmet olsun.

Hayırlı, faydalı, meşru cemaatler, tarikatlar olsun ama cemaatçilik ve tarikatçılık olmasın.

Zekatlar doğru dürüst verilsin ve sarf edilsin, böylece sosyal adalet olsun.

İslam'ı ve ahlakını hayata uygulayalım ve ülkemizin temizlik ve şeffaflık notu en az 10 üzerinden 7 olsun. (O bile yetmez!)

Müslümanların yaptırdıkları yeni camiler, okul ve yurt binaları mimarlık ve sanat açısından çok güzel ve üstün olsun.

İş, ticaret, üretim hayatında İslam'ın fütüvvet ahlakı hakim olsun.

Müslümanlar İslam evlerinde otursun. Bu evlerin içi Müslümanca dekore edilsin.

İsraf, lükse, sefahate son verilsin.

Din sömürüsüne, mukaddesat bezirganlığına son verilsin.

Tevhidî tedrisat sistemine göre eğitim veren güçlü ve üstün İslam mektepleri açılsın. Bu okullarda vakit namazları okulun camiinde, okul imamının ardında cemaatle kılınsın.

Müslümanlar (olumlu mânada) ülkenin en güçlü ve kudretli baskı gruplarını kursun.

Ülkenin her yerinde emr-i mâruf ve nehy-i münker yapan bir mahalle teşkilatı olsun.

Ceza Kanununa idam cezası tekrar konulsun.

Zina suç kabul edilsin.

Hırsızlığın kökü kurutulsun.

Her tür yolsuzluk önlensin.

Haram yenilmesin, yedirilmesin.

Memlekete adalet ve güven hakim olsun.

Türkiye öyle örnek bir ülke olsun ki, dünyanın her yerinden, zulme ve baskıya uğramış her dinden mazlum insanlar bize iltica etmek istesin.

Rüşvet, hırsızlık, hortumlama, komisyon, alavere dalavere, kirli ve kara servet edinme; devleti, halkı, vatanı soyma rezillikleri son bulsun.

Herkese "Bu parayı, bu serveti nasıl elde ettin?" sorusu yöneltilebilsin, hesap sorulsun. (Helal servet sahibi ak zenginler bundan gocunmazlar...)

Medya fitne ve fesat çıkartmasın, müstehcen yayın, ahlaksızlık, dinsizlik yapmasın bazı gazeteler ve tv'ler geneleve benzemesin.

Televizyonlar ıslah edilsin, ekranlardan evlerin içine lağım akmasın.

Herkesin evinde kitap dolabı, hattâ kütüphane odası bulunsun, herkes kitap okusun. Toplu taşıma vasıtalarında yolcular kıraatle meşgul olsun.

Öyle bir adalet olsun ki, mahkemeler işsiz, cezaevleri ıssız kalsın.

Ordu Peygamber ocağı haline getirilsin; dindarlık, ahlak, fazilet kazanılan bir mektep olsun.

On altı, on yedi, on sekiz yaşlarında üç genç yaz tatilinde Hakkari'de bir yaylada kamp kursunlar, dinlensinler, eğlensinler, burunları kanamasın.

Halk haksızlıklara ve yolsuzluklara karşı çok hassas olsun, olumsuz bir hadiseyi milyonlar etkili bir şekilde protesto etsin.

Halkın yüzde 95'i birbirinin meleği olsun.

Hiçbir sızıltıya, dırıltıya meydan vermeden Ayasofya günün birinde sessizce ibadete açılsın, bu konuda nümayiş mümayiş yapılmasın.

Ayasofya'nın başimamı beş lisan bilen, Arapça ve İngilizce ilmî kitaplar yayınlamış, karizma sahibi vasıflı ve güçlü bir Müslüman olsun.

Ayasofya cami olunca içi hoparlörle doldurulmasın ve 150 desibel yüksek ses olmasın.

Tarikatlar açılsın, Şeriata ve Sünnete bağlı olgun Müslümanlar yetiştirilsin. Medreseler açılsın, Şeyhülislam Mustafa Sabri, Zahid el-Kevserî, Hamdi Yazır gibi güçlü icazetli gerçek ulema ve fukaha yetişsin.

Kur'an, Sünnet, Şeriat, ahlak hizmetkarları (aileden gelme servetleri dışında) bu hizmetlerinden dolayı servet edinip zengin olmasınlar.

Dinde çıkartılan bid'atlere son verilsin.

Diyalog değil, davet ve tebliğ yapılsın.

Hahamlı papazlı patrikli gülünç iftarlar yapılmasın.

Ülkenin binlerce yerinde İslam komünleri kurulsun, İslamî hayat yaşansın.

Ülkede sosyal barış ve mutabakat havası olsun.

Din sömürüsü ve şiddet önlenmek şartıyla, İngiltere'de olduğu gibi çok geniş bir din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak hürriyeti olsun.

Türkiye bu anlattığım haliyle bütün dünyaya ve insanlığa örnek ve model olsun.

Gördüğünüz gibi çok doğru, çok iyi, çok güzel şeyler istiyorum.

Bunları istemekten dolayı çok mutluyum.

Bunları istediğim için nefsime hisse çıkartmıyorum.
Bendeniz çok kötü, çok kusurlu, çok âciz ve nâçiz bir Müslümanım.

* (İkinci yazı)

İyi mi, Kötü mü?

BİR ülkenin, bir devletin, bir halkın ne halde olduğunu, iyi mi kötü mü olduğunu, notunun 10 üzerinden kaç olduğunu anlamak için:

(1) Okullarına, eğitim sistemine,

(2) Adliye binaların büyüklüğüne, hapishanelerin çokluğuna, mahpus sayısının fazlalığına,

(3) Trafik kazalarının az veya çok oluşuna,

(4) O ülke Müslümansa, sabah namazlarında camilerdeki cemaate,

(5) Medyanın kalitesine,

(6) Yaz aylarında piknik yerlerinde akşamleyin çöp ve pislik yığınları olup olmamasına,

(7) Ormanların, bitki örtüsünün korunmasına veya tahrip edilip durmasına,

(8) Devlet eliyle yasal fuhuş/zina yaptırılıp yaptırılmamasına,

(9) Uluslar arası temizlik ve şeffaflık rapor ve anketlerinde o ülkeye verilen nota,

(10) Rüşvetin yaygın, yoğun ve genel olup olmamasına,

(11) Orada terör olup olmamasına,

(12) Politikacıların yalan söyleyip söylemediğine, sözlerini tutup tutmadığına,

(13) Haram yenilip yenilmediğine, haram yeniliyorsa bu kötülüğün genel olup olmadığına,

(14) Ceza kanununda zinanın suç sayılıp sayılmadığına,

(15) Halkın, kendi ana diliyle 1928'den önce basılmış kitapları okuyup okuyamadığına,

(16) Başkanlıkların, makam ve mevkilerin, memuriyetlerin, işlerin, vazifelerin ehil ve layık kimselere verilip verilmediğine,

(17) Servet sahiplerine "Bu servete nasıl sahip oldun, bunun kaynağı nedir?" diye sorulup sorulmadığına,

(18) Nepotizm yapılıp yapılmadığına,

(19) Zengin ve kodaman çocuklarıyla fakir sınıfların çocuklarının askerlik hizmetinde eşit olup olmadıklarına,

(20) Zenginlerle fakirlerin, forslularla forssuzların adalet önünde eşit olup olmadıklarına,

(21) Toplu taşıma vasıtalarında yaşça küçüklerin büyüklere yer verip vermediklerine,

(22) Orada can, mal, ırz, namus, nesep, din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti ve güvenliği olup olmadığına... bakmak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi