M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Hâindir Merduttur

Hâindir Merduttur

Emanetleri yâni memuriyetleri, makamları, mevkileri, müdürlükleri, işleri, vazifeleri, hizmetleri ehil ve layık olanlara vermeyip de "bizden" olan ehliyetsizlere veya daha ehliyetlisi varken az ehliyetli olanlara verenler haindir, merduttur.

Her ne şekilde, her ne kaynaktan olursa olsun haram yiyenlerin, haram parayla zenginleşen ve semirenlerin hepsi haindir, merduttur.

Riba Kur'anla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle haramdır, büyük günahtır. Kur'an ribacılar için "Onlar Allaha ve Resulüne savaş ilan etmiştir" diyor. Hem Müslüman geçinip hem ribacılık yapanlar haindir, merduttur.

Bozuk düzen ve sistemlere iyidir diyenler katmerli sapıktır.

Bozuk düzen ve sistemlere, eskisinden daha iyidir diyenler de sapıktır.

Bozuk düzen ve sistemlerin haram rantlarıyla kara, kirli, necis gelirlerle zengin olanlar sapıktır, haindir, merduttur.

Bütün mü'minler kardeştir. Bu kardeşliği bozanlar, mü'min kardeşine düşmanlık edenler, mü'minler ümmetini parçalayanlar haindir, sapıktır, merduttur.

Kur'anın, Sünnetin, Şeriatın kesin haramlarını ve yasaklarını açıkça, küstahça ve devamlı olarak çiğneyenler fâsıktır, fâcirdir.

Nefislerine, altın ve gümüşe, dolar ve euroya, makam ve mevkie, riyasete, şöhrete, alkışa, dünyaya tapanlar, meftun olanlar denîdir.

Namazlarını, oruçlarını, diğer ibadetlerini Hâliq'ın rızası için değil, kendilerini halka beğendirmek için yapan ihlassızlar müraî ve münafıktır.

Rüşvet alanlar ateştedir.

Komşusu aç gecelerken, kendisi tok sabahlayan gaddardır, haindir.

İnsanî yardım paralarını ve mallarını yağmalayanlar, zimmetlerine geçirenler (elleri kırılsın!) eşkıyadır.

Allah'ın aziz nimeti ekmeği, bayatladı diye çöpe atanlar nankördür.

Gururlular ve kibirliler Cehennem ateşine adaydır.

Ün ve alkış kazanmak için her haltı yiyenler denî ve delidir.

Bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu unutanlar gafil ve cahildir.

Yeterli ilme, icazete, ehliyete, firasete, kisbî ve vehbî ilme sahip olmadıkları halde Kur'an-ı Azimüşşanı re'y ve heva ile tercüme ve tefsir edenler, kendilerini küfre kadar götürecek bir sapıklık içindedir.

Resulullahın mütevâtir hadîslerini inkar edenler sapıktır.

Müslümanlara soğuk davranan, bazen düşmanlık eden, buna mukabil İslam düşmanlarını velî ve dost edinenler doğru yoldan çıkmıştır.

Zekatları Kur'anın, Sünnetin, Şeriatin, fıkhın hükümlerine göre ihlasla ve istikametle toplayıp sarf etmeyenler haindir.

Küfre rıza küfürdür.

Şeriatin yüceltilmesini, tâzimini istediği hükümleri açıkça veya zımnen tahkir eden, aşağılayanlar kafirdir.

Zalimleri, fasıkları, kafirleri, münafıkları övenler, sevenler kendilerini Cehenneme götürecek kötü bir iş yaptıklarını iyi bilsinler.

İslama, imana, Kur'ana, Sünnete, Şeriata kesinlikle aykırı olan işleri en azından kalben protesto etmeyen, kötü görmeyenler küfre düşebilir.

Din ilimlerini Allah rızası için değil de dünyalık elde etmek, halkın kendisi için bu ne büyük alimmiş demesi için öğrenenler ve öğretenler Cehennemliktir.

Riyaset hastaları akıllı görünen mecnunlardır.

Dünya cîfedir, talipleri kilâbtır... Resulullah (Salat ve selam olsun ona), Allah katında dünyanın bir sivrisinek kanadı kadar değeri olsaydı, kafire bir yudum su içirmezdi buyurmuştur.

Allah cümlemizi dünya fitnelerinden, haram kazanç ve servetten, riyaset sarhoşluğundan, gurur ve kibirden, haram yemekten, kahpe dünyaya aşık olmaktan, şöhret ve alkış deliliğinden, hizip ve fırka asabiyetinden, kafirleri dost ve velî edinmekten, Şeriat-i Garra-i Ahmediyye sınırlarını aşmaktan, doğru yolun dışına çıkmaktan, lüks ve israftan, basiretsizlikten, her türlü beyinsizlikten ve hıyanetten, çeşit çeşit şehvetlerden, sarhoşluklardan, azgınlıklardan muhafaza buyursun.

Ey bozuk düzenin/sistemin haram rantlarına saldıranlar!.. Ayağınızı denk alın. Üzerinde bulunduğunuz yol sizi ateşe götürür.

* (İkinci yazı)

Geçen Pazar

Geçen Pazar, sabah namazını Şehzadebaşı Camii'nde kıldım. İmam Ali Rıza Ercan Çakıroğlu hocanın kıraati çok güzeldi, zevk ile dinleyip ibadet ettik. Fazla cemaat yoktu. Müslümanların namazla, hele sabah namazı ile araları yok... Allah kusurlarımızı bağışlasın ve ibadetlerimizi kabul buyursun.

Kahvaltı için Eyüp Sultana gittik.

Dolapdere bitpazarına uğradık. Bir iki parça aldık. İki adet Limoges porseleni, iki adet de hangi Ortaasya Türk ülkesinde yapılmışsa, üzerlerinde eski Selçuk eserlerinin resimleri ve krilce yazılar olan iki madenî duvar tabağı.

Daha sonra yolumuzun üzerindeki Küçükpazar bitpazarına uğradık. Belediye zabıtası pazarın dağılması için anons yapıyordu. Ara sokakta birkaç fakir üç beş lira ekmek parası kazansa, ne ziyanı olur?.. Fatih Belediye Başkanı muhterem Mustafa Demir beyefendiden rica ediyorum: Bu bitpazarına ilişmesin. Dünyanın her yerinde, en medenî ve kalkınmış ülkelerde bile böyle pazarlar kurulur. Bendeniz Almanya'dayken beş sene boyunca Hannover'de Leine nehri kenarında cumartesileri kurulan bitpazarına gittim, ne kitaplar, ne porselenler, ne kristaller aldım.

İnternetin görsel kısmında Marches aux puces kelimeleriyle aranırsa dünyanın çeşitli yerlerindeki bitpazarlarına ait fotoğraflar görülebilir.

Galata köprüsü üzerinde balık tutanlara engel olunmadığı gibi bitpazarlarına da olunmamalıdır.

Eskiden Pazar günleri Beyazıt meydanında ve Kadıköy'ündeki Salı pazarı mevkiinde de büyük pazarlar kuruluyordu. Bunların kaldırılması da yanlış oldu. Buralara Ortaasya ülkelerinden, Gürcistan'dan, Ermenistan'dan satıcılar, bavul ticareti yapanlar geliyordu. Onların pek mütevazı ekmek paralarına mani olundu.

Feriköyü halinde her Pazar eski/antika eşya pazarı kuruluyormuş. Henüz gidemedim.

El işi sanat eşyalarına ihtiyacım yok. Benimkisi eğlenmek. Alıklanlıkların en faydalısı kitap ve sanat eşyası toplamaktır. Sanat eşyası denilince sadece müzayedelerde ve antikacı dükkanlarında yüksek fiyatlara satılan eserler hatıra gelmesin. Onlar da sanat tabiî ama çok ucuzları da var ve onlar da göze hoş görünüyor, dekorasyona yarıyor.

Kitap ve sanat eşyası toplamak gibi faydalı ve kültürel hobileri olmayanlar, zararlı alışkanlıklara kapılabiliyor. Bazılarını sayayım: Sık sık lüks restoranlara gidip büyük paralar ödeyerek tıkınmak ve sonunda hasta olmak... Nargilehanelere gidip saatlerce nargile tokurdatmak ve yine hasta olmak... Köprüde soğukta tir tir titreyerek balık tutmak... Çılgınlar gibi para peşinde koşmak... Marka tutkunu ve meftunu olmak... Lüks ve pahalı otomobiliyle çalım satmak... Her gün rakı içip demlenmek... Günde en az üç saat gıybet etmek vs...

Maraş'tan bir dostum geldi. Akşam yemeğini evde yedik, Balat'ta eski Orkide pastanesinde kahve içtik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi