Zeki Ceyhan

Zeki Ceyhan

Kulağa hoş gelen!

Kulağa hoş gelen!

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kulağa hoş gelen(!) söylemlerde bulunmaya devam ediyor!
Mesela "1911-1923 yılları arasında kaybettiğimiz topraklarda kardeşlerimiz ile 2011-2023 yılları arasında buluşacağız" diyor!

Bu söylem kulağımıza ne kadar hoş geliyor(!) değil mi? Kaybettiğimiz topraklar! Kardeşlerimiz ile bu topraklarda yeniden buluşma umudu! Bunlar elbette nefsimize çok hoş gelen(!) söylemler!
Ama bu söylemlerin bizim nefsimize ne kadar hoş gelmesi kadar başka nefislere de o kadar ağır geleceği aşikâr! Çünkü aradan geçen süre içinde köprülerin altından o kadar çok su aktı ve o kadar çok şey değişti ki!

Bu söylemin gereğini yerine getirebilmek bir hayli zorlaştı! Elbette olmayacak şey değil ama böyle bir söylemin hayata geçirilmesinin faturasının bir hayli ağır ve kabarık olması da kaçınılmaz!
Davutoğlu'nun kulağa hoş gelen(!) söylemlerinden birini de Suriye ile ilgili sözleri oluşturuyor!
Ve "BM'nin Suriye'ye yapacağı müdahaleyi destekleriz" diyor! Aslında bu söylemin kulağa hoş gelip gelmediği de tartışılabilir! İlk etapta Suriye'ye karşı "Ağabey rolü" üstlendiğimiz zehabına kapılıp yükseklerden uçuyor olmamız hoşumuza gidebilir!
Ancak BM'nin aldığı müdahale kararlarının İslam âleminde ne tür felaketlere yol açtığını hatırladığımız zaman böyle bir karara destek vermeyi aklımızdan geçiriyor olmamız bile başlı başına bir tedirginlik vesilesi oluşturmuyor mu?

Söylemler kulağa hoş geliyor(!) ama bu söylemlerin hayata geçirilmesi halinde ne tür faturalar ödemek zorunda kalacağımız da mutlaka hesaba katılmalı diyoruz! Bu açıdan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu söylemlerini bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyoruz!
Bu söylemlerin sahibinin izlediği politikalar sonucu bölgemizde tek dost komşumuzun kalmadığını da dikkate alırsak ilerde ne tür sorunlarla baş başa kalacağımızı daha iyi kestirebiliriz!
Büyük oynamak nefsimize hoş gelebilir!

Ancak büyük oynamanın büyük riskleri de beraberinde getireceğini unutmamak gerekir! ABD ve Batı ülkeleri ile birlikte hareket edeceğiz derken komşu ülkelerle aramızın açılmasını onaylamak mümkün mü?

ABD ve Batı ülkeleri tarafından izlenen politikaların temelinde İsrail'in güvenliği olduğu sürece onlarla birlikte atacağımız adımlar başımıza hep dert açacaktır!
Çünkü bölgemizde bir İsrail'in güvenliği söz konusudur bir de İsrail karşısındaki İslam ülkelerinin güvenliği!
Biz yerimizin İslam ülkelerinin güvenliğinin sağlanması için sarf edilen çabaların yanı olması gerektiğine inanıyoruz!
Kulağa hoş gelen(!) söylemlerin peşine takılıp başımızı derde sokmasak daha iyi olmaz mı diyoruz! Ne dersiniz yanılıyor muyuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zeki Ceyhan Arşivi