M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Allah Bizi Korusun

Allah Bizi Korusun

CENAB-I HAK bütün mü'minleri aşağıdaki felaket, bela ve tuzaklardan korusun:

(1) Zaruret olmadığı halde, faizli krediyle ev ve otomobil alınabilir şeklinde şeytanî ve Tağutî fetvalar veren aldatan sahte müftülerin (muhtilerin) şerlerinden, onlara uymaktan.

(2) Bozuk düzenlerde bozuk işler yapılır ve haram yenilir diyen iblislerden.

(3) Kur'an'ı ve hadîsleri, sapık Feminist ideolojiye göre te'vil eden veya ayıklayan dall ve mudillerin hilelerinden.

(4) Kur'an'daki ve Sünnetteki yüzlerce zarurî, muhkem, kesin nass tarihseldir, günümüzde geçerli değildir diyen Pakistanlı zındığın; inananları dinden çıkartan sapık inanç, fikir ve görüşlerinin tesiri altında kalmaktan.

(5) İslam Şinasi adlı kitabında "Allah gerçek bir Janus'tur=HodaJanus-i hakikî est" diyen İranlı yazarı bir İslam büyüğü olarak tanıtanların tuzaklarına düşmekten.

(6) Hem Müslüman geçinip hem de İslam'ı yıkmak için çalışmış Stalin, Mao gibi Deccal ve Kezzab'ları, zalim ve hunhar diktatörleri sevmek, onların izinden gitmekten.

(7) Erkeklerin dikkatlerini açık kıyafetlerden daha fazla çeken Avrupaî alaca bulaca sözde tesettür kıyafetlerine bürünmek ve saçlarını hörgüç gibi yapıp üzerine renkli bir eşarp bağlamak, böylece "Saçlarını hörgüç gibi yapan kadınlar Cennetin kokusunu alamayacaklardır" hadîsindeki tehdidin altına girmekten.

(8) Ehl-i Sünnet, Ümmet, Hilafet şuurunu ve hassasiyetini yitirip; hizip, fırka, grup, parça, cemaat, sekt, klik fanatizmi, holiganlığı, militanlığı bataklıklarına düşüp şeytanın maskarası olmaktan.

(9) Âlem-i İslam'da milyonlarca Müslüman ezilirken, kan kusarken, öldürülürken, evleri tahrip edilirken, yerlerinden yurtlarından sürülürken, dünyayı kendilerine yalancı bir cennet yapıp keyflerine bakanların durumuna düşmekten.

(10) Kur'an'da açık olarak listesi bildirilmiş olan Müslüman miskinlerin, fukaranın, borca batıkların, yolda kalmış yolcuların, muhtaçların hakları olana zekatları gasb edip fukaranın ezilmesine sebep olmaktan.

(11) Birtakım din baronlarını erbab haline getirmekten.

(12) Büyük günah ve haram olan lükse ve israfa kapılmaktan; lüks meskenleri, lüks otoları, lüks giysileri, lüks yemekleri ile öğünmek gibi beyinsizlikler sergilemekten.

(13) Ticaretlerin en iğrenci olan din ve mukaddesat bezirganlığı yaparak bu haram yolla nârî zengin olmaktan.

(14) İhalelere fesat karıştırmaktan.

(15) Nemrud'un kulesine nazire yaparcasına göğe ser çeken deccalhâneler inşa etmekten.

(16) Parayı, zenginliği, kazancı put haline getirmekten.

(17) Münâdilerin "Ey Allah'ın kulları, ey âbidler, ey müstağfirler, ey günahlarına tevbe edenler, ey afvedilmek isteyenler, Allah'ın lütuf ve keremiyle kurtulmak ve Cennete konulmak isteyenler!.. Haydi kalkın sabah namazı kılın, Allahı anın" dedikleri mübarek vakitte leşler gibi uyumaktan.

(18) Komşusuna eziyet etmekten.

(19) Gıybet etmek suretiyle ölü kardeşinin etini yemek kadar iğrenç ve büyük bir günahı işlemekten.

(20) Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışıp âhireti unutmaktan.

(21) Hem Müslüman geçinip, hem de Şeriati kabul etmemek beyinsizliğinden.



* (İkinci yazı)

Koşer Yahudi Lokantası

AGOS gazetesinde Eminönü'ndeki LeviKoşer Yahudi lokantası röportajını okudum. Önceki birkaç yazımda bu lokantadan bahs etmiştim. Yazık ki, biz Müslümanların bu lokanta gibi denetimli bir helâl lokantamız yoktur.

Agos'ta yayınlanan röportajı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Orada sabahtan ikindiye kadar Hahambaşılık tarafından vazifelendirilmiş bir haham bulunur, mezbahada bir hahamın Yahudi şeriatına uygun şekilde kestiği koşer=helal etler mühürlü olarak gelir, paketi haham açar. Musevî şeriatı gıda maddeleri, etler, balıklar, sütler vs hakkında neyi emr ediyorsa, neyi yasaklıyorsa bu hüküm ve kurallara riayet edilir. Cuma günü ikindiden sonra Levi lokantası kapatılır. Çünkü Yahudilerin kutsal sabatları başlamıştır...

Biz Müslümanların böyle kontrollu helal aşhanelerimiz bulunmamaktadır.

Diyanet'in aslî=temel vazifelerinden biri de Müslüman halka helal yeme ve içme konusunda hizmet vermektir. Halkı haram yiyeceklerden korumaktır. Devlet her yıl Diyanet'e muazzam miktarda para veriyor ama ortada böyle bir hizmetin zerresi yok. Bahane basit ve boştur: Atatürkçü laik rejim Diyanetin böyle işlere burnunu sokmasını istemez... Bu konunun Diyanet Kanununda yeri yoktur...

Atatürkçü rejim işine geldiği zaman cuma hutbelerinde minberden vergisi ödenmiş kazanç kutsaldır diye nida ettirmesini biliyor da halkın helal gıda ile beslenmesi konusunda niçin faaliyet ve hizmet yapılmasını istemiyor?

Bundan iki sene önce mübarek Ramazan ayında Ankara Hacı Bayram Cami-i

Şerifine yatsı=teravih namazında erkek cemaat sokmamasını, mabedi kadınlarla doldurmasını bilenler helal gıda konusunda halka niçin ışık tutmuyor?

Maalesef Müslüman halka büyük miktarda evcil domuz, yaban domuzu, eşek eti, haram yağlar yedirilmektedir. Tavuklar, İslam Şeriatına ve fıkhına aykırı olarak, (kolay yolunması için) içleri boşaltılmadan çok sıcak suya atılarak murdar=leş edilmekte ve halka öyle yedirilmektedir. Bir kısım gıda maddelerine konulan jelatin ölü hayvanlardan, domuzdan çıkartılmaktadır.

Diyanet bütün bu münkerat ile mücadele etmelidir. En güzel, en uygun, en etkili şekilde.

Gıda maddelerine, ekmeklere, pastalara, içeceklere konulan 300 küsur kimyevî madde, aroma, koruyucu, renklendirici madde uzun vâdeli zehirdir ve dolaylı olarak bunlar da haramdır.

Bazı Diyanetçiler (Hepsi için söylemiyorum) Fazlurrahmancılık, Dinlerarası Diyalog, dinde reform yenilik değişim, hadis ayıklama ve Feminizm safsatalarını bırakıp da Ehl-i Sünnet ve Şeriat dairesi içinde halka hizmete yönelseler iyi ederler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi