M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslümanlara Bakıp İslam Düşmanı Olan Hollandalı İslamı Öğrenince Müslüm

Müslümanlara Bakıp İslam Düşmanı Olan Hollandalı İslamı Öğrenince Müslüm

Hollanda’da ırkçı bir partiye mensup İslam düşmanı bir zat Müslüman oldu. İbret verici bir ihtida (doğru yola geliş) vakası. Hazret-i Ömer’in Müslüman olmasına benziyor.
İslam düşmanı iken Müslümanlığı kabul eden Arnoud Van Doorn evinde hemen bir namaz köşesi açmış yani sadece lafla Müslüman olmamış, İslam’ı hayatına uygulamaya başlamış. Bu zat kendi internet sitesinde, İslam’ı inceleyip araştırmaya başlayınca İslam’ın hak din olduğunu anladığını beyan ediyor.
Şu acı gerçeği kabul etmemiz lazım: Kötü Müslümanlara bakan bazıları İslam düşmanı oluyor… Gerçek İslam’ı öğrenen kimseler ihtida ediyor.
Avrupa’da milyonlarca Müslüman yaşıyor. Bunların çoğunun kültür seviyesi yüksek değildir.
Avrupa’daki Müslümanlar paramparça bölünmüştür. Çeşitli İslam devletleri ve ülkeleri, Müslümanları birleştirecek bir hilafet müessesesi olmadığı için Müslümanları bölücü hizmet ve faaliyetler yapmaktadır.
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin de elçiliklerinde, konsoloshanelerinde din görevlileri, birçok ülkede ve şehirde Türk camileri, Türk imamları vardır.
Suudi Arabistan Krallığı Vehhabî camileri açar, Vehhabî imamlar gönderir, Vehhabîlik propagandası yapar.
İran’ın desteklediği ve finanse ettiği Şii camileri… Libya, Tunus, Fas camileri…
Dünyadaki bütün Katolik kiliseleri ve papazları Roma’daki Papa’ya bağlıdır. Avrupa’daki İslam dernekleri, vakıfları, camileri, kurumları, cemaatleri… Her kafadan ayrı sesler çıkar.
Fransa’da milyonlarca Müslüman yaşıyor, yüzlerce cami ve dernek var. Fikirde, işte, hizmette, plan ve programda birlik yok.
Biz Müslümanların başımızda bir Halife veya İmam-ı kebir olsa, bu zata biat ve itaat etsek, Hilafetin hazırlayacağı plan ve programlara göre çalışsak Avrupa halkının bir kısmı seve seve, koşa koşa Müslüman olacaktır.
Müslümanlara bakıyorlar… Parçalanmışlık, bölünmüşlük, kavga gürültü, sen-ben çekişmesi… Ortaya şöyle bir kanaat çıkıyor: İslam bunları bu hale getirmiş… Ayıkla pirincin taşını!...
Avrupalıların hepsi akılsız, ruhsuz, idraksiz değildir. İslam’ı hakkıyla yaşayan ve sergileyen güzel örnekler göremedikleri için yanlış fikirlere kapılıyorlar.
İslamofobinin (İslam düşmanlığın, İslam’dan korkmanın) kaynağı kötü ve cahil Müslümanlardır.
İslam’a en büyük zararı din sömürücüsü mukaddesat taciri sefiller alçaklar vermektedir.
İslam’ı kal ile yani laf ve kuru bilgiyle anlatmak yeterli değildir. Hal, yani yaşayarak anlatmak ve göstermek gerekir.
Müslüman asla yalan söylemez, eliyle ve diliyle insanları incitmez, Müslüman misafirperverdir, onda paylaşma ve yardımlaşma ahlakı vardır… Müslüman kötülüğü iyilikle uzaklaştırır… Müslüman mücahittir ama terörist değildir… Müslüman mânen ve maddeten temiz insandır… Müslüman yüksek ahlak ve yüksek karakter sahibidir…
Birbirlerinin aleyhinde konuşan, birbirlerinin gıybetini yapan, birbirlerinin kuyusunu kazanlar dıştan Müslüman gibi görünseler bile içten ahlaksız münafık şeytanlardır.
Avrupa’da irili ufaklı yüzlerce şuculuk, buculuk, oculuk, falancalık, filancalık, feşmekâncılık cemaati, grubu, hizbi, fırkası vardır. Dinimiz ise tefrikayı yasaklamış, haram kılmıştır.
Avrupa’da yaşayan Müslümanların yüzde doksanı Ehl-i Sünnet müslümanıdır. Bu Müslümanların ehliyetli, liyakatli, dirayetli, kiyasetli, muktedir bir İmam-ı Kebire biatli ve itaatli olmaları gerekir.
Avrupa’daki bütün camilerde Halife-i Müslimîn olan zat adına hutbe okunması gerekir.
Avrupa’nın büyük şehirlerinde İslam kültür merkezleri, tasavvuf tekkeleri açılmalıdır.
Kâfirler, münafıklar, İslam düşmanları divide et impera (böl parçala hükmet) prensibi uyarınca Müslümanları bölmüşler, paramparça etmişler, birbirlerine düşürmüşlerdir.
Türkiye’de İmam seçmek belki zor olabilir ama, İngiltere’de böyle bir şey hiç de zor değildir. Lakin bugünkü kafa, bugünkü kötü ahlak, bugünkü tefrika, bugünkü hizipçilik ile bir Emîr seçilse bile bütün hizip ve fırkalar bu zata biat ve itaat etmeyeceklerdir.
Bir takım fanatikler kendi cemaat, fırka ve hiziplerini dinin ve ümmetin üzerinde görmektedir.
Dinimiz birlikte yolculuğa çıkan üç Müslümanın içlerinden birini başkan seçmesini emrediyor.
İki Müslüman bir yerde beraber olsalar, farz namazlarını ayrı ayrı kıldıkları takdirde Şeytan onları istilâ eder.
Müslümanlık sadece iman etmekle, namaz kılıp oruç tutmakla bitmez. İslam’ın beş temel şartının ötesinde de şartlar vardır. Bu şartlardan biri de ümmet-i Muhammed’in bir tek Halifeye veya İmam’a biat ve itaat etmesidir.
Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona), bir devirde meşru bir İmam varken ikincisi zuhur ederse onun katledilmesi gerektiğini söylemiştir.
Avrupa Müslümanları bir ve beraber olsalar İngiltere’deki Eton Koleji gibi kolejler açabilir, Papalık’ın Osservatore Romano gazetesi gibi gazeteler çıkartabilir, dillere destan kültür ve sanat faaliyetleri yapabilir.
Türk camii… İran camii… Suudi Arabistan cami… Bunlar bir tür ırkçılıktır.
Hollandalı Arnoud Van Doorn Müslümanlara baktı, İslam düşmanı oldu; İslam’ı inceledi, araştırdı, öğrendi, Müslüman oldu… Bu Hollandalı ulu nimete nail oldu, kendisini tebrik ediyorum.
* (İkinci yazı)
Müslümanların Durumu
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) “Namaz dinin direğidir. Kim onu dik (ayakta, sağlam) tutarsa, dinin sağlam tutmuş olur. Kim onu yıkarsa dinini yıkmış olur” buyurmaktadır.
Müslüman bir halk veya toplumun durumunun iyi veya kötü olduğunu anlamak için ölçüler vardır. Bunların birincisi inancının sahih=doğru olup olmaması, ikincisi Müslümanların çoğunluğunun namazı dosdoğru kılıp kılmaması, üçüncüsü İslamın doğru şekilde bilinmesi ve yaşanmasıdır
Türkiye’de itikad (inanç bilgileri) konusunda vahim çarpıklıklar ve sapıklıklar görülmektedir.
İmanın altı şartından biri olan kaderi inkar edenler bile var…
Fırka-i Nâciye’nin dışında kalan bozuk cereyanlar petro-dolarların yardımıyla faaliyet gösteriyor.
Ümmet yüzlerce irili ufaklı İslamcılık hizbine bölünmüştür.
Halkın çok büyük bir kısmı ilmihalini bilmemektedir.
İslamî hareketin, hizmetlerin ve faaliyetlerin içine iki dinliler, münafıklar sızmıştır.
Birlik ve beraberlik yoktur.
Bu kötülükleri görmezlikten gelip, “Her şey iyiye gidiyor, Müslümanlar düze çıktı, geleceğimiz çok aydınlıktır..” demek doğru olur mu?
Müslüman çoğunluğun bugünkü ahlakı Kur’ana, Sünnete, Şeriata uygun mudur?
Yapılması gereken ve yapılabilecek olan hizmetler yapılmakta mıdır?
Sanırım Müslümanların bugünkü durumları nedir sorusunu, on veya on iki kişiden oluşacak bir “ÂQİLLER ŞÛRASI” cevaplandırabilir. Bu heyet gerekçeli bir rapor hazırlar ve Müslümanların dikkatine sunar.
Tashih-i itikad… Beş vakit namazın edası… Kur’ana Sünnete Şeriata uymak… Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmak… Emanetlerin ehline verilmesi… Halkın ilmihalini öğrenmesi… Genç nesillere İslamî eğitim verilmesi… Zina… Riba… İsraf… Ümmet birliği…
Birtakım gizli, sinsi ve derin güçler AB normlarına, Batı medeniyetine, Feminizm prensiplerine uygun yeni bir İslam türetmek istiyor.
Ehl-i Sünnet İslamlığını kaldırıp yerine Fazlurrahman’ın bozuk ve sapık mezhebini getirmek isteyenler var.
Afganîciler cirit atıyor.
Saçma sapan ictihad ve fetvaların bini bir paraya.
Bir yanda akıl almaz maddî kalkınma, öbür yanda mânevî çöküş.
Seher vakitlerinde camiler boş… Hızlı tren Ankaradan Konyaya bir buçuk saatte açarcasına gidiyor.
Zenginler umre seyahatlerinde lüks Zem Zam Tower’de kalıyor.
Önümüzdeki mübarek Ramazanda içkili beş yıldızlı otel restoranlarında yine patrikli, papazlı, monsenyörlü ve pastörlü lüks iftarlar verilecek mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi