M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Ehl-i Sünnete Karşı İslam Protestanlığı

Ehl-i Sünnete Karşı İslam Protestanlığı

AZ da olsa sağlam bir din kültürüne sahip, iyi niyetli ve firasetli bir Müslüman, Türkiye’de on beş yıldan bu yana çok temel, çok radikal bir dinde reform devrimi yapıldığını anlar. Yeter ki, bu konudaki ciddî yazılardan, tenkitlerden, uyarı ve aydınlatmalardan haberdar olsun.
Ülkemizde 1400 senelik İslam tarihinde görülmemiş dehşetli ve korkunç bid’atler sahneye konulmaktadır.
Bu bid’atlerin ana gayesi, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Ehl-i Sünnet Müslümanlığını sarsmak ve yıkmak; onun yerine bid’atçi bir İslam Protestanlığı getirmektir.
Merhum Şeyh Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri bundan elli-altmış yıl önce Ümmeti dinde reform, İslamın mihraptan yıkılması şeytanî planları konusunda uyarmıştı. Dedikleri çıktı.
Reformcular Bediüzzamanı ve Risale-i Nurları kötü emellerine alet etmeye çalışıyor. Said Nursî hazretlerinin sağlığında sarsılmaz bir birlik oluşturan Nur camiası bugün maalesef yirmiden fazla hizbe ayrılmıştır.
Türkiyede Ehl-i Sünnet İslamlığını yıkmak, onun yerine ılımlı, light, sulandırılmış, fıkıhsız ve Şeriatsiz, reforme ve deforme edilmiş bir İslam Protestanlığı, bir İslamcılıklar mozaiği getirmek isteyen şer kuvvetleri Ümmet-i Muhammed’in (Salat ve selam olsun ona) içine sürülerle casus, ajan, istihbaratçı, provokatör, İbn Sebe’, yönlendirici sokmuşlardır.
Ehl-i Sünnet İslamlığı nasıl sarsılır, zayıflatılır ve yıkılır?
*Birinci dinamitleme: Ümmet birliği darbelenir ve irili ufaklı, birbirinde kopuk, birbiriyle çatışan sayısız İslamcılıklar, hizipler, fırkalar çıkartılır.
*İkinci dinamit: Herkes Kur’andan kendi kafasına, heva ve re’yine göre ictihad yapsın, hüküm çıkartsın zihniyeti yaygın hale getirilir. Bu suretle din hayatında anarşi ve kaos meydana getirilir.
*Üçüncü dinamit: Ortaya bid’atlerin bid’ati bir İslam Feminizmi çıkartılır ve Ehl-i Sünnet İslamlığı, feminist kadınlara yıktırılır.
*Dördüncü dinamit: Mezhepsizliktir. Mezhepsiz reformistler ve modernistler İslamın ve Şeriatın ikinci ana kaynağı olan Sünneti ya büsbütün inkar eterler, yahut sinsince darbeler. Böylece Sünnetsiz, fıkıhsız, Şeriatsiz yüzlerce Lüther’cilikler, Calvin’cilikler türer.
*Beşinci dinamit: Peygamber Efendimizin sahih ve mütevatir hadislerinin AB norm ve standartlarına, Siyonistlerin isteklerine göre ayıklanmasıdır.
*Altıncı dinamit: İslamda din ile dünya ayırımı olduğunu iddia ederek Müslümanları fertler ve toplumlar olarak laik, seküler hale getirmektir.
*Yedinci dinamit: Fazlurrahmancılık vahim bid’atidir.
Ehl-i Sünneti niçin yıkmak istiyorlar?..
Çünkü Ehl-i Sünnet yetmiş üç fırkanın içindeki yegane Fırka-i Nâciyedir…
İslamın, Kur’anın, Sünnetin doğru yorumudur…
Ehl-i Sünnet cadde-i kübradır…
Ehl-i Sünnet Sevad-ı Azamdır…
Halkımızın büyük kısmı maalesef din kültürü ve Ehl-i Sünnet konusunda yeterli bilgiye sahip değildir.
On milyonlarca halk, yeterli ilmihal ve akaid bilgisine sahip değildir.
Ehl-i Sünnet camiasının imkanlıları, alimleri, ziyalıları, zenginleri, başları Sünnî halkı uyarmak, aydınlatmak ve bilgilendirmek konusunda ittihad içinde topyekun bir çalışma yapmamaktadır.
Yirminci asrın önemli hadiselerinden biri, Hollanda’da çoğunlukta olan Protestanlığın yerini Katolikliğin almış olmasıdır. Türkiye’de de buna benzer köklü bir değişim yaşanıyor. Ehl-i Sünnet yıkılmak ve yerine bir İslam Protestanlığı mozaiği getirilmek isteniyor. Böylece İslam sisteminin hayata geçirilmesini ve İmamat-Hilafet müessesinin gerçekleşmesinin önüne geçmek istiyorlar.
Maalesef Bediüzzaman hazretlerini ve Risale-i Nur külliyatını da alet etmek isteyenler var. Müslümanları Protestanlaştırma hareketinin arkasında İsrailin, ABD’nin, AB’nin, Vatikanın, Evangelistlerin olduğunda şüphe edilmemelidir. Hattâ onlar hîn-hacette kendi fantoş halifelerini Müslümanların başına geçirebilir.
Şu anda Türkiye Sünnileri birlik ve beraberlik içinde midir? Maalesef değil. Sünnîler birbirinden kopuk binlerce büyük küçük cemaate, tarikata, dernek ve vakfa ayrılmıştır.
Ehl-i Sünneti korumak konusunda bir arkaya gelseler, bir Ehl-i Sünnet Konfederasyonu ve Federasyonu çatısı altında birleşseler ne iyi olur.
Türkiyenin bütünlüğünü korumak istiyorsak, kendi vatanımızda birinci sınıf vatandaşlar olarak hür ve haysiyetli bir hayat sürmek istiyorsak birleşmemiz şarttır. Bugünkü tefrika ve parçalanmışlık ile bize hayat ve istikbal yoktur.
Peki, milyonlarca Alevî kardeşlerimizin durumu ne olacaktır? Şu hususu unutmayalım: Bizdeki Alevîler ikiye ayrılır. Gerçek Alevîler, crypto Alevîler. Gerçek Alevîlere bütün hakları ve hürriyetleri sağlanacaktır. Cryptolara gelince: Onlarla anlaşmak, bir mutabakata varmak bugünkü şartlar içinde mümkün değildir. Bu konuda da çareler ve çözümler aranmalıdır.

(İkinci yazı)
Gezi Denemesinin Arkası Gelecektir
GEZİ kalkışması bir deneme idi. Denediler… Birinci raundu kaybettiler, amaçlarına ulaşamadılar. Bu oyunu burada bitirmeyecekler, bu denemeden ders almış olarak, daha tecrübeli olarak yeni krizler çıkartacaklardır. Bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmamalıdır. Bu iş burada bitmiştir sananlar büyük zarara ve yenilgiye uğrayabilir.
***
GEZİ kalkışmasının kendi kendine oluşmuş mâsum ve haklı bir gençlik ve halk hareketi olduğuna samimî şekilde inananlarla tartışmanın faydası olmaz. Onlara derin gerçekleri anlatamazsınız.
***
GEZİ’nin arkasında ABD, AB, İsrail ve ismini vermeyeceğim komşu bir devletin bulunduğundan şüphe edilmemelidir.
***
GEZİ hadiseleri çok iyi planlanmış psikolojik bir savaştır.
***
M. Kemal Paşa zamanında böyle bir kalkışma olsaydı derhal sıkıyönetim ilan edilir, İstiklal Mahkemeleri kurulur, sanıklara avukat tutma hakkı verilmez, kısa zamanda idam kararları verilir, bu kararlar Yargıtaya intikal ettirilmez ve mahkumlar palas pandıras idam edilirdi.
***
M. Kemal Paşa zamanında olsaydı, kadın pilot Hatun Sebilciyan (Sabiha Gökçen) uçağına biner ve isyancıların üzerine bombalar atardı.
***
Millî Şef İsmet zamanında böyle geziler meziler kalkışmalar hay huylar yapılamazdı. Yapanlar olursa sıkıyönetim mıkıyönetim, tabutluk işkenceleri, şiddetli bastırmalar, sindirmeler olurdu.
***
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra halk toplanıp askerî idareyi protesto etseydi acaba ne olurdu? Düşünmek bile istemiyorum. Çok fena yaparlardı.
***
Bugünkü iktidar, gezicilerin üzerine biber gazı ve tazyikli su sıkmış… Yapılabileceklerin en hafifini yapmış… Gazın ve suyun yanına biraz da parfüm eklemiş olsaydılar daha iyi ve kokulu olurdu. Zira Taksim Gezisi burun direklerini kıracak şekilde sidik ve kazurat kokuyormuş.
***
Gezici kadınlardan biri Gezi alanında soyunmuş ve bikini mayo ile teşhircilik yapmış. Böyle bir şey Atatürk zamanında yapılamazdı. Çünkü o zamanlar bikini mayo henüz icat edilmemişti. Kemalist rejim böyle şeylerdi kaldırmazdı. Fena çarpardı.
***
Meydan okuyor ve soruyorum: Ne M. Kemal, ne İsmet, ne Cemal Gürsel, ne 12 Mart 1971, ne Kenan Evren zamanlarında Türkiyede bugünkü kadar demokrasi, hürriyet, hukuk, serbestlik olmuştur. Bîtaraf ve ehliyetli bir jüri huzurunda aksini ispat eden çıkarsa yazı hayatıma son vereceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi