M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Türkiye'miz kasıtlı olarak geri bırakılmıştır!

Türkiye'miz kasıtlı olarak geri bırakılmıştır!

TüRKİYE kasıtlı olarak geri bırakılmıştır!.. Türkiye kendi yüzde yüz millî ve yerli otomotiv sanayiini kurabilirdi; kasıtlı olarak kurdurulmamıştır... Türkiye kendi çapında bir uçak sanayiine sahip olabilir ve savaş ve sivil hizmetler için uçak üretebilirdi ama bu kasıtlı olarak önlenmiştir... Türkiye’de dünya çapında ciddî ve güçlü üniversiteler olabilirdi ama kasıtlı olarak buna imkan tanınmamıştır.

Evet Türkiye kasıtlı olarak geri bırakılmıştır...

Türkiye Ortadoğu’nun Japonya’sı olabilirdi.,..

Bu iddiaya itiraz eden mi var?.. O halde “Türkiye Ortadoğu’nun Güney Kore’si olabilirdi...” diyorum. Buna itiraz eden çıkar mı?

Türkiye bir Tayvan olabilirdi... Bir Singapur olabilirdi...

AB’ye üye olmak için yırtınanlara soruyorum: Norveç AB üyesi değil ve fert başına düşen yıllık gelir 50 bin dolar... Türkiye niçin Norveç gibi olamadı? AB üyesi olmadan da böyle kalkınmak mümkünmüş... İsviçre AB üyesi değil. O da çok zengin, çok güçlü, çok ileri, çok güvenli...

Mütareke yıllarında (1919-22) bir yat İstanbul’dan Karadeniz’e açılıyor, Tuna yoluyla Orta Avrupa’ya gidiyor. Yatta bir yolcu var: Başhaham Hayim Nahum... Yatta çok kıymetli bir hamule var: 22 bin ton Osmanlı altını. Bu altınlar Avrupa’ya niçin götürüldü?.. (Ester Ben Bassa bu konuyla ilgili birkaç satırla da olsa bilgi veriyor...)

Benim çocukluğumda ülkemizde küçük ve vasıfsız da olsa uçak yapılabiliyordu. Bu fabrikalar niçin kapattırıldı?

Türkiye’nin kendi silahlarını kendisinin üretmesine dış düşmanlar ve içteki hainler izin vermediler.

Türkiye İslâm dünyasının en ileri ülkesiymiş... Pöh pöh pöh... Kişi başına düşen millî geliri bizimkinin 1,5 misli olan Malezya ne oluyor?

Ticaret, iktisat, sanayi finans, zenginlik konusunda 5,5 milyonluk küçük Finlandiya kadar olamadık.

Güney Kore’ye bakalım:

Nüfusu bizden az,

Yüzölçümü bizden küçük,

1950’lerin başında savaş geçirmiş, yanmış yıkılmış,

Korkunç yaralar almış...

Bunca imkansızlığa rağmen bizi kat kat geçti. Akıllara durgunluk verecek derecede ilerledi, zenginleşti. Sanayi ve ticarette Japonya ile aşık atıyor.

Biz niçin Güney Kore gibi olamadık... “İslâm dünyasının en ileri ve demokrat dünyasıymışız...” bu martavalları bırakın da benim sorularıma doğru dürüst cevaplar verin.

Nüfusumuz azdı da ondan... Yalan yalan yalan... Nüfusu 10 milyonun altında olan İsveç’e bakınız...

Yüzölçümümüz azdı... Bu da kuyruklu bir yalan. Toprağı bin kilometrekarenin altında olan Singapur’a bakınız...

Paramız yoktu... Yalan yalan yalan...

Geri kalmamızın asıl sebebi şunlardır:

Japonlar, Güney Koreliler, Tayvanlılar, Singapurlular gibi kafamızı çalıştırmadık, gerekeni yapmadık. çünkü birilerinde bu niyet, bu irade, bu aksiyon yoktu.

Kalkınma hür ve vasıflı üniversitelerle olur. Bizde hür, vasıflı, özerk üniversiteye izin verilmemiştir.

Kalkınma iyi, vasıflı, millî, güçlü bir eğitim sistemi ile olur. Buna da izin verilmedi.

Ecdadına, atalarına, tarihine sövüp sayanlar elbette bu ülkeye, bu devlete, bu halka hizmet edemezlerdi.

Millî Mücadeleden sonra “birileri” nasıl az zamanda büyük servetler edinmiştir biliyor musunuz?

Ermenilerden, Rumlardan kalan malların bir kısmı nasıl yağma edilmiştir, haberiniz, var mı?

Uzun ömürleri boyunca hiç ticaret, üretim, hizmet işleriyle uğraşmamış birtakım kişiler nasıl dünya çapında zengin olmuşlardır?

Uzaklara gitmeye hacet yok. Bu ülke, bu devlet, bu halk yüksek ve müzmin enflasyonla korkunç bir şekilde soyulmuştur. Kasıtlı olarak. Eskiden müteammiden denilirdi...

Birtakım geri zekâlılar Türkiye’yi bugünkü hale İslâm’ın getirdiğini iddia ediyor. Türkiye’de İslâm nizamı var mı ki, bizi geri bıraksın?

Bizi bir zihniyet, bir ideoloji, bir kafa bu hale getirmiştir.

1940 ile 45 yılları arasında Galatasaray’ın ilk kısmında okurken, öğrtemenlerimizden biri “Osmanlı’nın 622 senede yaptığından fazla demiryolunu biz 15 yılda yaptık” demişti. Zavallı kafa! Sanki demiryolu Osman Gazi zamanında icat edilmiş gibi konuşuyordu. Kaldı ki, Osmanlı, bilahare kaybettiği Rumeli ve Ortadoğu vilayetlerinde binlerce kilometre tren yolu yapmıştı. Şam-Hicaz yolu bunlardan sadece biridir.

1950’li yıllarda Haliç’in başındaki Galata köprüsüne yeni bir duba takılırken dehşetli bir tören yapılmıştı. Vali ve Belediye başkanı (o tarihte aynı şahıstı, büyük bürokratlar, gazeteciler, bandolar, muzıkalar ve daha neler neler...)

1960’lı yıllarda Almanya’nın meşhur Krupp fabrikalarının sahibi ülkemize bir ziyaret yapmıştı. Ankara’da iken, bu zatı Gençlik Parkı’ndaki oyuncak trene bindirmişlerdi. Sayın Herrn, işte bu da bizim yerli trenimiz... Adam içinden mutlaka kahkahalarla gülmüştür.

Türkiye’nin şehirleri, yolları, caddeleri, sokakları, meydanları Güney Kore otomobilleri ile dolu. Acaba o ülkede bir tek Türk (o da montaj) otomobil var mıdır?

Japonya’da 7 şiddetinde bir zelzele olur, sadece bir kişi ölür, o da korkudan veya kalp krizinden. Bizde aynı şiddette bir zelzele olur, tarih çapında bir facia meydana gelir. Onbinlerce bina yıkılır veya oturulamaz hale gelir, onbinlerce ölü, onbinlerce sakat... Netice: Bütün suç Veli Göçer (soyadından belli!) bir zatın üzerine yıkılır, adam hapse atılır ve dosya kapanır.

Türkiye’nin otomotiv sanayii hamle üzerine hamle yapıyormuş. Siz bu propagandalara inanıyor musunuz? İnanıyorsanız doğrusu acırım.

Mollalar İran’a deyip duruyorlar. Mollaları bırakın da kalkınmasına bakın. Savaş uçağı yapıyor, denizaltı yapıyor, atom enerjisi sahasında çalışıyor, otomobil yapıyor... İran kadınların başlarını saçlarını zorla kapatıyormuş... Siz de başı örtülü kızları üniversiteye sokmuyorsunuz. Başbakanımız bir akşam hanımı yanına alıp Ankara’da .... evine yemeğe gitse, kapıdan içeri girebilirler mi?

Baylar, bayanlar, sayınlar!.. Demagojiyi, safsatayı, şarlatanlığı, soytarılığı bırakalım ve Türkiye’nin yakın tarihinde kasten geri bırakıldığı gerçeğini itiraf edelim.

İslâm dünyasının en ileri ülkesi Türkiye’dir martavalını da temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koymayalım. Asıl soru, yukarıda yönelttiğim şu sorulardır:

Türkiye niçin bir Japonya gibi olamadı?

Türkiye niçin bir Güney Kore gibi olamadı?

Türkiye niçin bir Tayvan gibi olamadı?

Türkiye niçin bir Singapur gibi olamadı?

Türkiye niçin bir Norveç gibi olamadı?

Bu sorular karşısında ıvırtıp kıvırtıp kaçamak cevaplar vermeyin. Mertçe, dürüstçe, konuşun,

Türkiye Güney Kore gibi olabilir miydi? Elbette olabilirdi. Onun çok ilerisine bile geçebilirdi. Lakin birilerinin bağnazlığı, inadı, hıyaneti yüzünden olamadı.

Türkiye geri kaldı ama o birileri çok çok çok zengin oldular. Sayelerinde ülkemizde korkunç miktarda kara, necis, kirli, haram, uğursuz para var.

O birileri dehşetli refah, bolluk, zenginlik, israf, zevk u sefa içinde yaşıyor. Bundan âlâ kalkınma mı olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi