M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Cahillerin Din Konusunda Tartışmaları Haramdır

Cahillerin Din Konusunda Tartışmaları Haramdır

TÜR­Kİ­YE Müs­lü­man­la­rı­nı sar­san, ye­re se­ren, par­ça­la­yan, zaa­fa dü­şü­ren, fit­ne ve fe­sat çı­kar­tan, bir­lik ve be­ra­ber­li­ği yı­kan bü­yük kö­tü­lük­ler­den bi­ri din ko­nu­sun­da çok tar­tı­şıl­ma­sı­dır.

İs­lam tar­tı­şıl­maz,  doğ­ru ola­rak öğ­re­ni­lir ve doğ­ru öğ­re­ti­lir. Son­ra hü­küm­le­ri ha­ya­ta uy­gu­la­nır.

Ke­nan Ev­ren Pa­şa­lar re­ji­mi bü­tün okul­la­ra mec­bu­rî din ders­le­ri koy­du.  Bun­dan mak­sat=amaç ço­cuk­la­ra, genç ne­sil­le­re İs­la­m’­ı doğ­ru ola­rak öğ­ret­mek miy­di? Ha­yır! On­lar Ke­ma­liz­m’­e ayar­lan­mış ev­cil bir İs­lam tü­ret­mek is­ti­yor­lar­dı. On­la­rın koy­du­ğu usûl üze­re, din der­si ki­tap­la­rı­nın ba­şın­da gü­nü­müz­de bi­le tam say­fa kal­pak­lı Pa­şa res­mi, onun kar­şı­sın­da Genç­li­ğe Be­yan­na­me met­ni bu­lun­mak­ta­dır.

Bü­tün İs­lam dün­ya­sın­da öl­müş, ta­raf­ta­rı kal­ma­mış olan Mu­te­zi­le mez­he­bi biz­de ka­sıt­lı ola­rak mü­te­am­mi­den hort­la­tıl­dı, men­sup­la­rı, ta­qiy­ye ve kit­man ya­pa­rak ken­di İs­lam­la­rı­nı sin­si­ce yay­ma­ya, Ehl-i Sün­ne­ti yık­ma­ya ça­lı­şı­yor.

De­rin şer güç­le­ri, Üm­met bir­li­ği­ni yık­mak, Müs­lü­man­la­rı bir­bi­ri­ne dü­şür­mek için bel­li baş­lı el­li çe­şit İs­lam yo­ru­mu çı­kart­tı­lar, bun­la­rın az ve­ya çok ta­raf­tar­la­rı­nı oluş­tur­du­lar ve mü­min­le­ri bir­bi­ri­ne dü­şür­dü­ler.

Ra­ma­zan yak­la­şı­yor. Yi­ne bir grup, İs­la­m’­da te­ra­vih yok­tur,  gü­neş bat­ma­dan ön­ce oruç açı­la­bi­lir, sa­bah gü­neş do­ğun­ca­ya ka­dar sa­hur ye­ni­le­bi­lir yay­ga­ra­la­rı­na baş­la­ya­cak­tır. 

Te­le­viz­yon­lar­da mü­zik­li-çal­gı­lı din prog­ram­la­rı ya­pı­lı­yor, bir­ta­kım bi­d’­at­çi ila­hi­yat­çı­lar ah­kâm ke­sip du­ru­yor. Din­siz­ler ni­çin din prog­ra­mı ya­pı­yor. Di­ne hiz­met et­mek, mü­min­le­ri ay­dın­lat­mak için mi? Yok­sa fit­ne ve fe­sat çı­kart­mak için mi?

Son el­li yıl için­de, Pa­kis­ta­n’­dan, Arap âle­min­den Tür­ki­ye­’mi­ze hay­li ak­ti­vist, vu­ru­cu kı­rı­cı ateş­li ha­ra­ret­li, hat­tâ bir kıs­mı te­rö­riz­me ye­şil ışık ya­kan İs­lam dok­tri­ni it­hal edil­di. Bil­has­sa genç­li­ğin ak­lı al­lak bul­la­k…

Pa­kis­tan­lı meş­hur bir İs­lam­cı­nı­n… Di­ni­mi­zi an­la­tan ki­tap­la­rı Türk­çe­ye çev­ril­di ve pey­nir ek­mek gi­bi sa­tıl­dı.  Bu zat, ima­nın şart­la­rı­nı be­şe in­di­ri­yor, ka­de­re ima­nı si­li­yor. Bu na­sıl bir İs­lam yo­ru­mu ve an­la­tı­mı­dır?

İran­lı Ali Şe­ri­ati’­nin ki­tap­la­rı da çev­ri­lip ya­yın­lan­dı.  Bu ki­şi, İs­lam Şi­na­si ad­lı ki­ta­bın­da “Al­lah yek Ja­nus-i ha­ki­kî est=Al­lah ger­çek bir Ja­nu­s’­tu­r” di­yor. Ya­ni ke­mal sı­fat­lar­la sı­fat­lı ve nok­san sı­fat­lar­dan mü­nez­zeh Rab­bü­lâ­le­mî­ni iki çeh­re­li bir Ro­ma pu­tu­na ben­ze­ti­yor.

Bin ica­zet­li âli­min ve müf­tü­nün fet­va­la­rıy­la tak­bih edi­len ve ül­ke­sin­den tard edi­len Faz­lur­rah­ma­nın eko­lü; Tür­ki­ye­’de Ehl-i Sün­ne­ti yı­kıp,  Ke­ma­list­le­rin,  Si­yo­nist­le­rin, em­per­ya­list­le­rin işi­ne ge­len ucuz, ılım­lı, light, su­ya sa­bu­na do­kun­maz, ci­had­sız, te­set­tür­süz,  fı­kıh­sız, Şe­ri­at­sız ev­cil bir İs­lam tü­ret­mek,   Ehl-i Sün­ne­tin ye­ri­ne Ta­rih­sel­lik mez­he­bi­ni ge­tir­mek için ge­ce gün­düz ça­lı­şı­yor.

Din adı­na, di­nin ka­bul et­me­di­ği bir yı­ğın sa­pık­lık, bo­zuk­luk, bi­d’­at ser­gi­le­ni­yor.    Bun­dan kur­tul­ma­nın tek ça­re­si şu­dur:

Bü­tün Ehl-i Sün­net men­sup­la­rı İs­la­mı, ica­zet­li Ehl-i Sün­net ho­ca­la­rın­dan, ule­ma­sın­dan, fu­ka­ha­sın­dan, kâ­mil mür­şid­le­rin­den öğ­ren­me­li­dir.

Bu tek­lif et­ti­ğim şey pra­tik­te=uy­gu­la­ma­da şöy­le olur: Ül­ke­miz­de Ha­ne­fî­ler ve Şa­fi­îler var­dır. Ha­ne­fî olan­lar di­ni Ömer Na­su­hi Bil­me­n’­in Bü­yük İs­lam İl­mi­ha­li­’n­den, Ha­cı Zih­ni efen­di­nin Ni­me­tü­’l-İs­la­m’­ın­dan ve­ya ben­ze­ri mu­te­ber ve sa­hih ki­tap­lar­dan; Şa­fi­î olan­lar da yi­ne sa­hih ve gü­ven­li Şa­fi­î il­mi­hal­le­rin­den oku­yup öğ­re­nir­ler.

Böy­le ya­pıl­dı­ğı tak­dir­de Ehl-i Sün­net ara­sın­da­ki ih­ti­laf­lar, çe­kiş­me­ler, pa­tır­tı­lar as­ga­rî­ye iner.

Pe­ki, öte­ki­ler ne ola­cak?  O fit­ne fe­sat bit­mez.  

Ehl-i sün­net Müs­lü­man­lı­ğın­da ca­hil­le­rin din ko­nu­sun­da tar­tış­ma­la­rı ya­sak­tı­r…  Mü­te­şa­bi­hat ko­nu­su­nu gün­de­me ge­ti­rip hal­kın zih­ni­ni ka­rış­tır­mak, o da ya­sak­tı­r… Ku­r’­an’­ı ken­di kı­sır ak­lı, re’­yi, he­va­sıy­la yo­rum­la­mak ya­sak­-  tı­r…  Tef­sir ica­ze­ti ol­ma­yan­la­rın Ku­r’­an ter­cü­me, mea­li, tef­si­ri yaz­ma­la­rı ya­sak­tı­r…  Ka­de­ri in­kâr küf­re gi­de­r… Mü­te­şa­bih ha­dis­le­ri in­kâr kü­für­dü­r…  Mez­hep­siz­lik sa­pık­lı­ğa ve küf­re gö­tü­ren köp­rü­dü­r… 

İs­la­m’­ın sı­fat­la­rın­dan bi­ri mü­bîn, bes­bel­li açık bir din ol­ma­sı­dır.  Onu dos­doğ­ru öğ­ren­mek Eh­li- Sün­net ule­ma­sı­nın ki­tap­la­rı­nı oku­mak­la olur.  Ehl-i Sün­net bir­bi­ri­ni tek­fir et­mez, da­la­let­le suç­la­maz.  Usûl­de, te­mel­de Ehl-i Sün­net ara­sın­da ih­ti­laf yok­tur. Ehl-i Sün­net ana cad­de­dir, Se­vad-ı  Âzam­dır

Üm­met bir­li­ği, ön­ce­lik­le Sün­nî Müs­lü­man­la­rın bir­leş­me­siy­le ku­ru­lur. Sün­nî­ler bir­le­şin­ce, di­ğer fır­ka­lar­la ateş kes, mü­ta­re­ke an­laş­ma­sı ya­pı­lır ve fit­ne fe­sat en aza in­di­ri­lir.

İyi ni­yet­li ol­sa­lar da ca­hil, ica­zet­siz Müs­lü­man­la­rın din ko­nu­sun­da tar­tış­ma­la­rı, çe­kiş­me­le­ri, te­piş­me­le­ri di­nin ve Üm­me­tin yı­kıl­ma­sı­na yol açar. 

Di­ni­mi­zi ken­di el­le­ri­miz­le di­na­mit­le­me­ye­lim.

Eli­fi mer­tek sa­nan­lar din ko­nu­sun­da yo­rum ya­pa­maz, Ehl-i Sün­ne­ti tar­tı­şa­maz.

İbn Se­be­’le­rin tu­zak­la­rı­na düş­me­ye­lim.

Di­ni­mi­zi Al­la­hın rı­za­sı­na, Re­su­lul­la­hın  (Sa­lat ve se­lam ol­sun ona) öğ­re­ti ve ta­li­ma­tı­na, Se­lef-i Sâ­li­hî­nin an­la­tım ve uy­gu­la­ma­sı­na, râ­sih ve muh­lis ule­ma ve fu­ka­ha­ya, kâ­mil mür­şid­le­re,  ev­li­ya­ur­rah­ma­nın açık­la­ma­la­rı­na gö­re öğ­re­ne­lim.

Din ko­nu­sun­da­ki bo­zuk­luk­la­rın ana se­be­bi, Me­da­ris-i İs­la­mi­ye­nin ka­pa­tıl­mış ve ica­zet­li Sün­nî ule­ma ve fu­ka­ha ye­tiş­ti­ril­me­miş ol­ma­sı­dır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi