M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Diyalogçuluk

Diyalogçuluk


İSLAM dininden, Kur’an ahkamından, Tevhid akidesinden, İslamın Allah katında tek hak din olduğu inancından ödün verilerek yapılan dinler arası diyalog faaliyetleri, propagandaları, çalışmaları:
 
Bâtıldır… Sapıklıktır… Hıyanettir.
 
İslamın zarurî temel inançları, hükümleri, kurumları, değerleri tartışılamaz.
 
Muharref kitabî dinler ile İslam bir ve eşit tutulamaz.
 
Hz. Âdem Safiyyullah aleyhisselamdan bu güne tek hak din İslamdır.
 
İslam’ın inançları hep aynı olmuştur.
 
Resulullahtan (Salat ve selam olsun ona) önceki şeriatlarda farklılıklar vardır.
 
Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselamın Şeriatından sonra önceki şeriatlar nesh edilmiş, hükümden kaldırılmıştır.
 
Zamanımızda bir tek hak ibrahimî din vardır, o da İslamdır.
 
İslamın, Allah katında tek hak din olduğu inancına aykırı bir fikir ve görüş beyan edenler vahim ve ağır şekilde sapıtmış olur.
 
Çeşitli Hıristiyan kiliseleri, kendilerinin hak olduğunu, İslam’ın hak din olmadığını beyan ederler.
 
Yahudiler ve Hıristiyanlar:
Hz. Muhammed’in (Salat ve selam olsun ona) hak Peygamber olduğu inancını reddeder.
 
Kur’anın Allahın hak Kelamı olduğu inancını reddeder.
 
 
İslamın hak din olduğunu kabul etmez.
 
1960’larda Papalık tarafından çıkartılan Dinler Arası Diyalog cereyanını, vaktiyle Diyanet İşleri Başkanlığı enerjik şekilde reddetmiş olsaydı, birçok kötülük, kafa karışıklığı büyük ölçüde önlenmiş olurdu.
 
“Zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır, bunların üçünün bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir” inancı başta Tevhid akidesi olmak üzere İslamın inanç temelleri ile bağdaşmaz ve uyuşmaz.
 
Son elli yıl içinde Türkiye’mizde Şeyhülislam Mustafa Sabri ve Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî gibi büyük Sünnî ulema bulunsaydı, onlar Diyalog cereyanının balonunu patlatırlar, fitneyi önlerlerdi.
 
Ülkemizdeki Sünnî cemaatler, gruplar, tarikatlar, kurumlar, güçler fitnelere ve sapıklıklara karşı birlikte hareket etselerdi, Diyalog yangını bu kadar büyümezdi.
 
Bu konuda hiçbir şey yapılmadı demiyorum. Bazı kitaplar ve makaleler yazılıp yayınlandı, itirazlar oldu ama hiçbiri yeterli değildi.
 
Çeşitli cemaatlere ve tarikatlara mensup en az yüz ulemanın müşterek bir fetvası olmalıydı.
 
Dinler Arası Diyaloğu reddeden çok tesirli çok açık ve seçik bir broşür hazırlanmalı, en az beş milyon adet yayınlanıp dağıtılmalıydı.
 
Sünnî kesim o kadar bölünmüş, parçalanmış durumdaydı ki, bunları yapamadı. Bu gibi hizmetler için birlik ve beraberlik gerekir.
 
Son 15 Temmuz darbesi millî ve yerli bir hareket değildir. Onun arkasında uluslararası Diyalog güçleri de bulunmaktadır.
 
Türkiye Müslümanlarının büyük kısmı dinî eğitimsiz kaldığı için, Diyalogçuluk ve diğer bozuk cereyanlar büyük tahribat yapmıştır.
 
Mezhepsizlik… Selefîlik… Fazlurrahmancılık…. Vehhabîlik… Sünnet inkarcılığı… Mutezile… Saymakla bitmez.
 
Şu anda en yıkıcı küfür cereyanı Müslüman halkın dünyevileştirilmesidir.
 
Uluslararası şer güçleri ve onların içimizdeki yardakçıları, İslamın içini boşaltmaya çalışıyor.
 
Müslümanları musalli (beş vakit namaz kılan) statüsünden çıkartıp, musalla Müslümanı (ölünce cenazesi musalla taşına konulan) haline getirmek istiyorlar.
 
Dinde reformcular, yenilikçiler, değişimciler, light ve ılımlı İslam taraftarları, halkın ilmihal bilgilerini öğrenmesini istemiyor.
 
Fırka-i Nâciye olan Ehl-i Sünnet ve Cemaate karşı amansız bir savaş ilan etmişlerdir.
 
Bazıları dıştan Sünniymiş gibi görünüyor, dehşetli taqiyye ve kitman yapıyor.
 
Okullardaki mecburî din kültürü dersleri aldatmacadan ibarettir.
 
16.12.2016
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi