Avrupa Birliği “Gülen hareketini” terör örgütü olarak kabul etmiyor. “Terör örgütü” diyebilmeleri için kendilerine “somut deliller” sunulması gerekirmiş!

“Bir telefon uygulaması indirmek” gibi dolaylı kanıtlar onları tatmin etmezmiş. Bu beyefendilerin “15 Temmuz 2016’da Türkiye’de yaşananlar” ile ilgili hiç bilgileri yok demek ki!

Yani 250 şehitten habersizler.

Yani binlerce yaralıdan habersizler.

Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bombalandığından da haberleri yok. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün oturulamaz hale geldiğini de duymamışlar. Boğaz köprülerinin yaylım ateşine tutulduğunu da kimse onlara söylememiş olmalı!

Ortalık onların anladığı dille “somut delilden” geçilmezken hâlâ, “Bize somut delil sunulması gerekli” diyorlarsa bunda art niyet yoksa ne vardır?

Kaldı ki “telefon uygulaması indirilmesi” de masum bir hareket olmaktan çok uzak.

Sadece örgüt mensupları tarafından kullanılıyor olması bile başlı başına bir “somut delil” iken hâlâ Gülen hareketine nasıl terör örgütü diyemezler?

Anlayan biri var mı?

Lafı böyle eveleyip geveleyeceklerine doğrudan doğruya “onlar bizim adamımız, kendilerine toz kondurmayız” deseler çok daha açık ve net davranmış olacaklar.

“Bizim hesabımıza çalışıyorlardı, biz ne istersek onları harfiyen yerine getiriyorlardı, bu yüzde onlardan vazgeçemeyiz” deseler çok daha mertçe bir şey yapmış olurlar.

Evet, ortalık somut delilden geçilmezken hâlâ kalkıp “bize dolaylı deliller ile değil somut deliller ile gelin” demeleri Türk halkının aklı ile dalga geçmekten başka bir şey değil.

Sırf bu nedenle bile Avrupa Birliği’nin kapısı bir daha çalınmamak üzere kapatılmalı ve ilişkiler askıya alınmalıdır.

O kapıda bir dakika bile beklenilmemelidir.

Adamlar resmen bizimle dalga geçiyorlar. Alay ediyorlar, aşağılıyorlar.

“İlk geri çekilen biz olmayacağız” diye o kapıda bekleşip durmanın gereği yok.

Çünkü adamlar Gülen hareketini diktatöre karşı savaş veren kahramanlar olarak görüyorlar. Bu nedenle de onları sahipleniyor ve iade etmiyorlar. Artık gerçeği görmemiz lazım.