Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerde Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı yolundaki bir soruyu cevaplarken, “Benim hiç öyle bir problemim, öyle bir derdim yok” diyor.

Bu cevabı duyduğumuz zaman kendi kendimize, “Acaba” diye sormadan geçemedik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekten böyle bir problemi ve böyle bir derdi olmayabilir.

Ama öteki iktidar partisi mensuplarının öyle bir problemden ve öyle bir dertten beri olduklarını söylememiz çok zor!

Zira pek çoğunun hâlâ Abdullah Gül ile dirsek teması halinde oldukları yolundaki duyumlarımızın ardı arkası kesilmiyor.

Hâl böyle olunca da Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerde Abdullah Gül’ün aday olmasını kendisine dert ve problem edinmese de partisinin bu konuda kendisi kadar rahat olduğu söylenemez.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir de, “Biz her şeyimizi, senaryomuzu vesaire kendimize göre belirleriz, karşımızdakiler kendilerini bize göre ayarlasın” diyor.

Sanırız burada da biraz yanılıyor.

Niye rakip partiler kendilerine iktidar partisine göre ayarlamak zorunda olsunlar ki! Onlar da kendilerine göre durumlarını ayarlıyorlar ve bu arada itiraf etmeliyiz ki hiç beklenmedik ve umulmadık adımlar atıyorlar.

Demek ki bugüne kadar boş durmuyorlarmış. Ya da elleri armut toplamıyormuş.

İzledikleri politikaları beğenelim ya da beğenmeyelim, etik bulalım ya da bulmayalım.

Ama bayağı bir hareketlilik içindeler.

Başarırlar ya da başaramazlar ama büyük oynadıkları açık!

Dışardan bakınca bütün oyun Abdullah Gül üzerine kurulu gibi görünüyor ancak muhalefet çok daha farklı adımlar ile kamuoyunun karşısına çıkabilir.

Yani görünen o ki oyunun kuralları artık sadece iktidar partisi tarafından konulmuyor.

Muhalefet iktidar partisi tarafından çizilen çerçeveyi hayli zorluyor ve çizilen sınırların ötesine geçiyor.

Bu zorlu yarışta ipi önce kimin göğüsleyeceği konusunda bir şey söylemek oldukça güç!

Muhalefet halktaki bıkkınlık ve arayışı iyi değerlendirebilecek olursa iktidarın bu konuda bir hayli zorlanacağı söylenebilir.

Çünkü iktidar tüm enerjisini tek adamdan alıyor ve bununla da yetiniyor.

Tek adam enerjisi ile nereye kadar gidilebilir ki? Siyaset uzun ince bir yola girmiş bulunuyor.