M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İslam Şehrinde Sabah Vakti

İslam Şehrinde Sabah Vakti

Müslüman İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına aykırı; her sözden, aksiyondan, realiteden rahatsız olmalı, onu (en azından kalben) kınamalıdır.

Müslüman İslam’a aykırı, zıt düzen ve sistemlerden asla razı olmamalıdır.

Kötü bir düzen için, eskisine göre daha iyi demek, büyük ve fahiş bir hatâdır. Belki, eskisine göre daha az kötü denebilir.

İslam yaşanan bir şeydir. Yaşanmıyorsa, yaşanmadığı oranda yoktur.

Bir İslam şehri... Güneşin doğmasına bir saat kala sabah ezanları okunuyor.  Müslüman ahali uyanmalı, abdest almalı, erkekler camilere giderek Rahman’a secde etmelidir. Camiler cemaatle dolup taşmalıdır. Cemaat camiin içine sığmamalı, avlulara, bahçelere, meydanlara yayılmalıdır.

Günde beş vakit böyle olmalıdır. Müslüman bir toplum ve düzen günde beş kez dünya hayatını namaz ile durdurur.

Cami imamları ilimde, irfanda, hikmette, kültürde, ahlak ve fazilette önder, örnek ve model şahsiyetler olmalıdır.

Cami imamları karizmatik kimseler olmalıdır.  Mü’minler onları görmek, onların nazar ve sohbetlerinden yararlanmak için camilere koşmalıdır.

Camiler merkez ve mihver olmalıdır.

İslamda para ve maaş karşılığında namaz kıldırma memurluğu diye bir kurum yoktur.

Camilerde cemaate her namazdan sonra en fazla on dakika (daha uzun değil!), çok tesirli, çok faydalı nasihatler verilmelidir. Camiye gidip bunları dinleyenler aydınlanmalıdır.

Camilere cahil giden alim, noksan giden kamil, ham giden pişmiş olarak ayrılmalıdır.

Camilerdeki mihraplar, minberler, kürsüler Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) makamlarıdır.  Gerçek râsih ulema ve kamilmürşidler tarafından doldurulmalıdır.

Camilerde hoparlör, kalorifer, klima, halı fetişizmi yapılmamalıdır.

Cami deyince binayı, kubbeyi, minareyi anlamamalıdır. Cami öncelikle mihraptaki imam, minberdeki hatip, kürsideki vaiz ve nâsih demektir.

Bir camiin binasına bir milyon dolar harcandı ise, imamının, hatibinin, vaizinin iyi yetişmesi, kamil olması için üç milyon dolar harcanmalıdır.

Camiler birer halk mektebi gibi hizmet vermelidir.

Camilerde, öğrenilmesi farz olan ilmihal bilgileri ve İslam talimatnamesi cemaate doğru olarak öğretilmelidir.

Camilerde kesinlikle para toplanmamalıdır.

Camilere Ehl-i Sünnet ve Cemaat dışı inançlar, görüşler, akımlar, fikirler sokulmamalıdır.

Büyük camilerde cami dersleri verilmeli, takip edenlere sıkı bir imtihandan sonra icazet/diploma verilmelidir.

Camiler Müslüman liseliler, İmam-Hatipliler, üniversite öğrencileri ile dopdolu olmalıdır.

İlmi, irfanı, icazeti olmayanların camilerde konuşmalarına izin verilmemelidir.

Camiler çevrelerine ışık saçmalıdır.

Camilerde Cuma namazları uzatılmamalıdır.

Hoparlörler 70 desibelden şiddetli açılmamalıdır.

Hoparlörleri 100 desibel bağırtmak camiye ve dine hıyanettir.

Camilere girerken cep telefonları mutlaka kapatılmalıdır. Sessize almak yeterli değildir.

Siyasî iktidarlar camilere, cuma hutbelerine, vaazlara karışmamalı, ısmarlama hutbeler okutmamalıdır.

Hiçbir cemaatin camileri ele geçirmesine izin ve fırsat verilmemelidir.

Camilere, avlu ve bahçelerine WC tabelaları konulmamalıdır.

Camiler o kadar çekici ve sevimli olmalıdır ki, her mü’min camiye gitmek için vakti heyecanla beklemelidir.

Bütün camiler sanatlı, güzel, altın oranlı olmalıdır.

Bütün ezanlar güzel okunmalı, bed seslilerin ezan okumasına izin verilmemelidir.

Namaz kıraati ve tesbihat çok güzel olmalı, dinleyenler kendinden geçmelidir.

Cuma hutbeleri o kadar güzel, heyecanlandırıcı, tesirli olmalıdır ki, cemaatten birkaç kişi bayılmalıdır.

Cuma hutbelerinde, vaazlarda sessiz sessiz ağlayanlar görülmelidir.

Camiye, ibadetlere siyaset karıştırılmamalıdır.

Camilere holiganlık, militanlık, taassup, yobazlık, şifahî kültür sokulmamalıdır.

Bedeviler cami hizmetlerine burunlarını sokmamalıdır.

Geri zekalılar cami işlerine karışmamalıdır.

Cami hizmetleri ilmin, irfanın, ahlakın, faziletin, hikmetin ışığında görülmelidir.

Camilerdeki bütün hizmetler, Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimizin ruhaniyetinin gölgesinde yapılmalıdır.

Cami hizmetlerinde ihlas esas olmalı, ihlasa aykırı hiçbir şey yapılmamalıdır.

İslam devletinde valiler vilayet merkezindeki büyük camide imamlık yapar.

Kaymakamlar ilçe merkezinde.

İslam sisteminde idareciler, halka namaz kıldıracak derecede akaid, fıkıh, kıraat bilir.

Bir İslam şehrinde cuma ezanı okununca bütün erkekler ticareti, işi, dükkanı, çarşıyı pazarı bırakır camiye seğirtir.

Böyle değilse o şehir İslam şehri değildir, Müslüman şehirdir.

Camilerde devlet ve hükümet büyüklerine tezahürat yapılmaz, yaşa nurolvarol koca mücahit diye bağırılmaz.

İslam hanımları camilere gelebilir ama, kafes ve perdelerle kapalı mekanlarda namaz kılar.

Camilerde Ehl-i Sünnete aykırı kitaplar satılamaz, reklamı yapılamaz.

Sapık fırkalara bağlı kimseler imamlık yapamaz, camilere karışamaz.

Ehl-i Sünnet fıkhına göre, namaz kılan erkeklerin başlarını takkeyle örtmeleri gerekir. Başı örtmek namazın edep ve sünnetlerindendir, İslamın şiarlarındandır.

Goygoycuların, din sömürücülerinin, cemiyet ve tarikat holiganlarının camilerde para toplamasına mutlaka mani olunmalıdır.

Hiçbir cemaatin veya tarikatın camiye gelen gençleri kendilerine çekmelerine izin verilmemelidir. (İntisab bir nasip ve kısmet meseledir.  Tarikata genel davet yapılmaz.)

Camilerde tarikat, cemaat, sekt, hizip, fırka, klik propagandası yapılamaz.

Camiler beytullahtır.

Ne mutlu namaz, cemaat, cami ehline.

Ne mutlu bu anlattığım hizmetleri yapanlara.

Müjdeler olsun muhlislere, sadıklara, istikamet sahiplerine, abidlere, ahlak-ı hamide ehline.

Yeni camiler Allah rızası için ihlasla, temiz niyetle yapılmalıdır.

***

 

Helâk olacaklardır

Kur’anın emirlerini, farzlarını yapmayanlar,

Kur’anın yasak kıldığı haramları işleyenler,

Kur’ana karşı gelenler,

Biz Müslümanız ama bize İslam Şeriatı gerekmez diyenler,

Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) biat ve itaat etmeyenler,

Onun Sünnetine sarılmayanlar,

Büyük günahları açıkta işleyen fasık-ı mütecahirler,

Ribacılar, zinacılar, rüşvet yiyenler,

Parayı put haline getirip Altın Buzağıya tapanlar,

Ruhbanları erbab haline getirip putlaştıranlar,

Islah olmayanlar, ıslah etmeyenler, ifsad edenler,

Allahın inzal ettiği ahkam ile hükm etmeyenler,

Mağrurlar, mütekebbirler,

Zulm edenler,

Acımasız gaddarlar,

Hakları olmadığı halde zekat alanlar, toplayanlar,

Beş vakit namazı terk edip şehvetlerine uyanlar...

İşte bunlar var ya, tevbe edip doğru yola girmezlerse helak olacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi