Zeki Ceyhan

Zeki Ceyhan

Basiret bağlanması!

Basiret bağlanması!

“Basiret bağlanması” denilen şey bu olsa gerek!

Hem geçmişe yani Milli Görüşlü günlere hasretinizi dile getireceksiniz, hem bugüne dönüp Muhafazakâr Demokrat anlayıştan bir hayli yakınacaksınız.

Sonra da sanki hiçbir şey olmamış ya da hiç yakınmamış gibi Muhafazakâr Demokrat görüşü savunmaya devam edeceksiniz.

Adını “basiret bağlanması” olarak koyduğumuz şey bu!

Geçmişte Milli Görüş saflarında mücadelenin en güzel örneklerini veren bir hanım yazar bakın o günleri nasıl hasretle anıyor:

“Çok zor günlerden geçerek geldik. Ama dostluk vardı, dayanışma vardı, birbirimizin eksiğini örtme vardı.

Yılda bir kere, o da Hocamız İstanbul’a geldiğinde büyük bir lokantada iftar verilirdi, çok heyecanlanırdık ona giderken.”

Milli Görüş saflarında iken gömlek değiştirenlerin peşine takılıp giden bu hanım yazar bakın Muhafazakâr Demokrat görüşle ilgili olarak neler söylüyor:

“Yoksulken ve muhalefetteyken değerler dünyasından söz etmek elbette daha kolay.  Çiğnenen onurumuza itiraz için birer yanardağ kesilirdik. Aradan yıllar geçti. Onurumuz dışında kaybedeceğimiz çok şeyimiz oldu bu arada. Evler, arabalar, makamlar, mevkiler, inşaatlar, ihaleler, tatlı yaşamlar. Yanardağlarımız bir bir söndü.

Eski dostluklarımızı kaybettik. Eski samimiyetlerimizi, eski dayanışmalarımızı, eski hayallerimizi. Oysa her şey gelip geçicidir.”

Bu satırlar ne diyor? Kuşkusuz hanım yazarın Milli Görüşlü günlere duyduğu hasreti ve aynı zamanda Muhafazakâr Demokrat anlayıştan nasıl yaka silktiğini gösteriyor?

Bu satırları okuyunca, “Herhalde artık gereğini yapar ve yaka silktiği dünya görüşü ile arasına mesafe koyar” diye düşünüyoruz.

Ama ne gezer!

Hala aynı safta kalmayı sürdürüyor.

Şu satırlarda aynı hanım yazara ait:

“Adalet 25 yıl aradan sonra yeniden ilk sıradaki talep. Yeni zenginlerin lüks tüketimi pervasızca sergilediği haller de ayrıca büyük tepki topluyor. Hak etmediği ve yeterliliği olmadığı halde akademik kariyer elde eden kişiler de tepki çekiyor.”

Bu satırlarıyla iktidara sözüm ona akıl veriyor ve ne yapmaları gerektiğini sıralıyor. Ancak ne var ki, “Benim artık bu insanlarla bir ilişkim olamaz” deme basiretini bir türlü gösteremiyor.

Biz de bu halini basiret bağlanması olarak görüyor ve anlamakta hayli zorlanıyoruz. İnsan “yanardağlarını söndüren” bir anlayışla niye hala birlikte olur ki!

İnsanın basireti bir kez bağlanmaya görsün, hem dertlenir hem de hanım yazar örneğinde olduğu gibi yakasını bir türlü kurtaramaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zeki Ceyhan Arşivi