Zeki Ceyhan

Zeki Ceyhan

Birinci derecede ulü’l-emr kimmiş?

Birinci derecede ulü’l-emr kimmiş?

Hayrettin Karaman hocamız kendisine yönelik eleştiri ve itirazlardan fazlasıyla bunalmış olacak ki bu sefer de gündemine “itaat” konusunu almış bulunuyor!
Ve bakın, “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” üslubu ile söylediklerine yapılan itirazların önünü kesmeye nasıl çalışıyor?
Karaman hocamız yazısına Nisa Suresi’nden bir alıntı yaparak başlıyor ve diyor ki: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin, sizden olan ulü’l-emre de.”
 
Karaman hocamız bu ayeti açıklarken de şunları söylüyor:
“İtaat ediniz emri tekrarlanmadan ‘ulü’l-emre de’ denilmesi itaat yükümlülüğü bakımından Allah ve Resulüne itaat gibi olmadığına, emirleri meşru (Allah ve Resulünün talimatına uygun) olmadıkça kendilerine itaat edilmeyeceğine işaret edilmektedir. ‘Hiçbir mahlûka Allah’ın emrine uymadığı takdirde itaat edilmez’, ‘Ancak maruf (meşru) olan emre itaat edilir’, ‘Allah’a itaatsizlik sayılan emre itaat edilmez’ mealindeki hadisler bu kaideyi açıkça ifade etmektedir.”
 
Amenna! Bütün bunların başımızın üstünde yeri var.
 
Karaman’ın kafamızı karıştıran açıklamaları ise şöyle:
“Bilmeyenler, Müslüman, âdil, kâmil ahlâk sahibi ve âlim olan kişilere danışmak, fetva sormak ve aldıkları cevabı uygulamak mecburiyetindedirler. Yöneticiler de bilmedikleri konuları bilenlere sormakla yükümlüdürler. Bu açıdan bakıldığında birinci derecede ulü’l-emr âlimlerdir. İkinci derece de ulü’l-emr ise yöneticiler, amirler ve kumanda mevkiinde olanlardır.”
 
Bu satırları okurken, “Arif olan anlar” dedik ve Hayrettin Karaman hocamızın konumu itibarıyla kendisini “birinci derecede” ulü’l-emr ilan ettiği kanaatine vardık.
Ve kendisine yönelik eleştiri ve itirazların önünü bu yolla “kesmeye çalıştığını” düşünmeye başladık.
 
Karaman hocamız kamuoyunca iktidarın “akıl danıştığı” hatta “fetva aldığı” âlim kişi olarak tanınmıyor mu? 
Tanınıyor elbette! Bu yüzden de pek çok yere yönetim kurulu üyesi olarak atanıyor! 
Ancak, Karaman hocamızın bu, “Birinci derecede ulü’l-emr benim” iması “siyasi ulü’l-emrler” tarafından “nasıl karşılanır” bilemiyoruz. Sanki “baltayı taşa” vurmuş gibi olmuyor mu?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zeki Ceyhan Arşivi