M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Niçin Yabancı Dil Öğrenemiyoruz?

Niçin Yabancı Dil Öğrenemiyoruz?

SORU: Biz Türkiyeliler, nadir (hatta ender) istisnalar dışında niçin doğru dürüst, mükemmelen yabancı dil öğrenemiyoruz?

CEVAP: Kendi anadilimizin edebiyatını öğrenemediğimiz, bilmediğimiz için.

SORU: Hepimiz Türkçe konuşuyoruz ya...

CEVAP: Benim kasd ettiğim Türkçe üç yüz kelimelik sokak çarşı pazar iletişim Türkçesi değildir. En az otuz bin kelimelik ve terimlik ebedî kültürel Türkçedir. Buna sahip olmayanlar doğru dürüst yabancı dil öğrenemez.

-Edebî Türkçe nasıl öğrenilir?

Ya lisede öğrenilir, yahut öğrenilmez.

-Türkiye’nin millî eğitimi edebî Türkçe öğretemiyor mu?

Maalesef öğretemiyor.

SORU: Dünyada okullarında yabancı dil öğrenilen ülkeler var mıdır?

Vardır. Mesela Danimarka. Başka Avrupa ülkeleri. İki yabancı dili, kültür kitabı okuyabilecek derecede öğretiyorlar.

SORU: Yabancı dil bilmek ne demektir?

O lisanla yazılmış edebî, kültürel kitapları, makaleleri okuyup anlamak, yanlışsız tercüme edebilmek, ciddî konularda sohbet edebilmek, mektup yazabilmek demektir. Bonjour, merci, commentallezvous?.. How areyou?..Dankeschön demekle yabancı dil bilinmez. Bonjour diyen bir kişi için, ulan herif ana dili gibi Fransızca biliyor diyenler geri zekâlıdır.

SORU: Yabancı dil bilmenin en üstün seviyesi nedir?

Devlet başkanlarının, yabancı diplomatların ve temsilcilerin konuştuklarını, söylediklerini anında başka bir lisana çevirebilmektir. Buna simültane tercümanlık denilir.

SORU: Türkiye’mizde bir dil krizi var mıdır?

Vardır. İngiliz GeoffreyLewis’in yazdığı “Trajik Başarı, Türk Dil Reformu”  başlıklı kitabı okuyunuz. (Türkçe tercüme edilmiştir.)

SORU: Edebî kültürel, zengin ve engin Türkçe elden giderse ne olur?

Türkiye elden gider.

Yakın tarihimizde Türkçeye yapılan iki büyük kötülük hangileridir?

Birincisi yazının değiştirilmesidir, büyük kopukluğa sebep olmuştur. İkincisi devlet terörüyle sade Türkçe dil devrimi yapılıp lisanın canına okunmasıdır.


 
SORU: Bu konuda ne yapmak gerekir?

1920’lerin zengin Türkçesine dönmek gerekir. Nitekim Adnan Menderes 1950’de iktidara geçince bunu yapmıştı ama on sene sonra 27 Mayıs darbesiyle yine kopukluğa dönüldü.

SORU: Dünyanın en güzel lisanı hangisidir?

Bence 1920’lerin Osmanlıcasıdır. Yahya Kemal’in Türkçesi.

SORU: Dilde tekâmül/evrim olmaz mı?

Hiç olmaz olur mu? Tabiî ki olur ama bu resmî ideoloji süngüsüyle ve İslam düşmanı vesayet egemen azınlık Dönme rejimi balyozu ile yapılmamalıdır.

SORU: Hâkim mi iyidir, yargıç mı?

Elbette hâkim iyidir. Yargıç kaba bir laftır.

Bir ara beyefendi, hanımefendi demeyi bile yasaklamışlardı.

SORU: Japonlar, bizim gibi yazılarını ve dillerini değiştirmiş olsalardı ne olurlardı?

Uzakdoğu’nun Kemalist Türkiye’si olurlardı.

SORU: Müslüman çoğunluk lisan meselesinde şuurlu mudur, uyanık mıdır?

Eskiden uyanıktı ama şu anda, nadir istisnalar dışında gaflet hâkimdir.

***

Doğu Karadeniz’deki seller, köprü yıkılmaları, felaketler, afetler ilk defa olan yeni şeyler değildir. Sahil yolu yapıldıktan sonra defalarca olmuştur. Bu sahil yolunu yaptıranlar, yapanlar, çürük köprülerin müteahhitleri, ilk felaketlerden sonra gerekli bütün tedbirleri almayanlar, idareciler suçludur. Bu konuda yanlış bir şey yazıyorsam lütfen beni uyarınız ve kınayınız.

***

Beceriksiz, iş bilmez, tembel, asalak kimselerin en yaygın bahanelerinden biri şudur: Telefonla aradım, mail gönderdim, cevap vermiyor. İşi halledemedim. Böyle elemanları hemen atmak gerekir. Bahaneleri bırakmalı, işi halletmeli, bitirmeliyiz.

***

İslam sisteminde valiler ve kaymakamlar şehrin büyük camiinde hutbe okur, imamlık yapar, vakit namazlarında fırsat buldukça...

***

Namaz imandan sonra İslam’ın ikinci temel şartıdır. Namazı kılmayan, namaza önem vermeyen bir İslam toplumu, camilerin kubbelerini altınla kaplatsa bile batmaya mahkûmdur.

***

Müritlerinden, kendisini sevenlerden, saf ve cahil Müslümanlardan para toplayıp zimmetine geçiren şeyh, gerçek şeyh değil, şeytandır.

***

Resulullah Efendimizin büyük sünnetlerinden biri kanaattir. Yeme içme, mesken, yazlık, otomobil, mobilya, konaklama, giyim kuşam, hayat tarzı itibarıyla; lükse, israfa, sefahate yönelenler, Sünnet edebiyatı yapsalar bile aslında bid’atçi ve dall kimselerdir.


 
***

İslamî, Kur’anî, Nebevî, Şer’î, fıkhî, ahlakî kriterlere göre azgınlıkların yaygın, yoğun ve hakim olduğu bir toplum azgın bir toplumdur. Böyle bir toplum iflah olmaz. İflah olması, necat bulması için tevbe etmesi, kendini ıslah etmesi, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapması gerekir.

***

Saban namazı vaktinde ölüler gibi yattı. Güneş doğduktan sonra mezarından kalkan ölüler gibi kalktı ve din konusunda hamasî edebiyat yapmaya başladı. Koca münafık!

***

Zekât toplamaya hakkı olmayanlara: Ateş topladığınızın farkında mısınız? Dünyada uyanmazsanız öldükten sonra uyanacaksınız.

***

Müslüman halka ve gençliğe nasihat etmesi, onları uyarması, aydınlatması, bilgilendirmesi gerektiği halde; bunca hürriyete, imkâna, fırsata rağmen, bu vazife ve hizmetlerini doğru dürüst yapmayan âlimlere, fakihlere, bilenlere yazıklar olsun!

***

Yemekli Kur’an kursunda, öğrenciler önlerine konan yemeklerin üçte birini yemiyor ve bunlar çöpe atılıyor... Yahu böyle Kur’an kursu olur mu? Papaz okullarında bile bu kadar israf yapılmıyor.

***

İlk defa ziyaretine gittiği, babası yaşında bir büyüğün yanında cep telefonuyla fütursuzca konuşan saygısız ve edebsiz gençten hayır gelmez.

***

Şeyhi uçuyormuş... Bu şeyh kuşgillerin hangi familyasındanmış?

***

İslam dini yüksektir. Alçaklar ona hizmet edemez.

***

Sevad-ı Azam adlı önemli ve kıymetli küçük kitapta Ehl-i Sünnet prensiplerinin altmış kadarı sıralanıyor ve anlatılıyor. Herkes bu kitabı okusun ve itikadını tashih etsin. (Bedir Yayınevi Cağaloğlu Yokuşu no. 6. Bu paragrafı kitap satmak için yazdığımı suizannedenler lütfen almasınlar.)

***

Sabah evinden mü’min olarak çıktı, akşam evine sosyolojik Müslüman olarak döndü.

***

Ciddî dinî konuları mıncıklayanlar, magazinleştirenler, hafife alanlar, cahilce tartışanlar küfre düşebilir.

***

Özel lise sahibi bir Müslüman’a: Benim lisem İslam lisesidir edebiyatı yapıyormuşsunuz. Size inanabilmem için kolejinizdeki bütün Müslüman öğrencilere beş vakit namazı cemaatle kıldırmanız gerekir. Aksi takdirde İslam kelimesi havada kalır.

***

Para kazanmak için Şer’î tesettürü nasıl şeytanî tesettüre çevirdiler. Bu konuda araştırma yapılmalı, kitap yazılmalıdır.

***

O adamın dini imanı paradır. Yaptığı din sömürüsüdür. Gerçek hizmet ile alakası yoktur.

***

Şeriatsız tarikat ve tasavvuf olmaz. Şeriata aykırı sözleri ve halleri olanları terk ediniz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi